Ş İ D D E T
Bu makalede, toplumumuzun kanayan yarası olan şiddetin çok boyutlu yüzü ele alınmaktadır. Kadına, çocuğa, hayvana ve hatta bitkiye uygulanan şiddet türleri, şiddetin aile içindeki yansımaları ve şiddetin kişisel, sosyal ve ekonomik boyutları irdelenmektedir. Geçmişten günümüze şiddet algısının değişimi, eğitimde ve iş yerlerinde karşılaşılan şiddet biçimleri ile şiddetin toplumsal cinsiyet üzerindeki etkileri tartışılmakta; aile içi şiddetin gelecek nesiller üzerindeki muhtemel tesirleri vurgulanmaktadır. Ayrıca, şiddetle mücadelede alınması gereken önlemler ve caydırıcı cezaların önemi üzerinde durulmakta, toplum olarak şiddeti önleme konusunda atılması gereken adımlar önerilmektedir.
Ş İ D D E T
Toplumsal Bir Yara: Şiddetin Çeşitleri ve Üzerindeki Artan Doz
Kadına şiddet
Çocuğa şiddet
Arkadaşa şiddet
Sokaktaki şiddet
Hayvana şiddet
Bitkiye şiddet
Şiddeti isimlendirecek olursak, yukarıda saydıklarıma daha fazlasını ekleyebiliriz. Bugün kadına şiddeti kınama günü. Kınayarak ne yapıyoruz?
Sadece şiddeti pankartlarla ve sözcüklerle kınıyoruz ama değişen bir şey var mı?
Yok. Şiddet, toplumun her kesiminde farklı şekillerde karşımıza çıkıyor.
Ta en başından ele alalım. Okulda öğretmen kulağımızı çektiğinde veya elimize cetvelle vurduğunda bunu şiddet olarak algılamıyorduk. Ya da annemizin arkamızdan terliği havada uçurduğunda; bu şiddet miydi?
Veya daha bir de maşa vardı, şiddet malzemesi olarak kullanılan. O zamanlar biz bunları şiddet olarak algılamıyor, çocuğu terbiye etmenin bir alternatifi olarak görüyorduk.
Şimdi ise, şiddet insanın içindeki öfkenin dışa vurularak karşısındakinin canını yakmak veya ona zarar vermek olarak gündeme geliyor. Okulda çocuk arkadaşına acımasızca şiddet uygulayabiliyor. Veya psikolojik olarak arkadaşının herhangi bir özrünü yüzüne vurarak ona psikolojik şiddet uygulayabiliyor. Hiç kimse arkadaşlık, dostluk peşinde değil.
Okulda not vermeyen öğretmene şiddet... Oysaki sen o notu alamıyorsun. Böyle olunca öğretmenler de dersini verip geçiyor; kimse öğrencisinin karşısında onurunun kırılmasını istemiyor.
Hastanede sağlık çalışanına şiddet... Oysaki o insanlara canınızı emanet ediyorsunuz. Bu nedir? Şiddete başvurduğunuzda işler düzeliyor mu?
Evde şiddet genellikle babalar tarafından hem kız çocuklarına hem de erkek çocuklarına, hem de hayat arkadaşına uygulanıyor. Bence bu bir hırs alma şekli; en zayıf bulduğunuzdan alın hırsınızı. Sizin önünüze yemek koyan, çamaşırınızı yıkayan, çocuklarınızı büyüten insandan ne istiyorsunuz?
Gün geçmiyor ki bir kadın cinayeti duymayalım. Çok üzücü ve kabul edilemez bir durum. Yasalar mı bu konuda yetersiz, bilemiyorum; çünkü hukukçu değilim. Ama mesela uzaklaştırma kararlarının pek de işe yaramadığını görüyoruz. Uzaklaştırma alan koca, karısına daha fazla bileniyor ve fırsat bulduğunda da eşinin canına kıyıyor.
Tabii ki evin içindeki şiddet sadece vurup kırmakla değil, ekonomik olarak da koca karısına şiddet uygulayabilir. Eşine evin geçimi için para vermez; kazandığı parayı alkole yatırır. Zavallı kadın hem evini geçindirmek için hem de çocuklarını büyütmek için uğraşır. Böyle çevremizde birçok insan var.
Eşler, aynı evin içinde birbirine psikolojik şiddet de uygulayabilir. İşin özü, gün geçtikçe şiddetin her türlüsünün dozunun arttığını görüyoruz. O zaman toplum olarak bir şeyler yapmalıyız. Devlet, caydırıcı cezalar koyabilir. Şiddet uygulayanı psikolojik olarak tedaviye alabilir; ki almalıdır da.
İşin özü belki de ailede başlar şiddet. İçinde büyüyen bir çocuğun, kendisinin de ileride şiddet uygulayacağı muhtemeldir. O zaman aile yapımızı güçlendirmeliyiz. Belki eğitim kurumlarında bununla ilgili eğitimler verebiliriz.
Ama görüyoruz ki şiddetten en fazla nasibini alan kadınlar ve çocuklar oluyor. Kız çocukları çocuk yaşta istemedikleri bir evliliğe zorlanıyor. Eline kitap, kalem alması gereken kız çocukları çocuk gelin olabiliyor. Ayrıca çalışan kadın, iş yerinde de şiddete maruz kalıyor. Karar makamlarında kadınlara kolay kolay yer açılmıyor. Siz hiç çevre ve şehircilik müdürü bir bayan gördünüz mü?
Veya tapu sicil müdürü, veya sosyal sigortalar müdürü vs. gördünüz mü?
Oysaki aile ve sosyal politikalar il müdürlüğüne bir bayanı ben çok yakıştırırım. Siyasette keza öyle. Kadın kolları çalışır, milletvekili veya belediye başkanı bir başkası olur; genellikle bir erkek. Oysaki Bolu'ya veya başka bir şehre bayan bir belediye başkanı yakışmaz mı?
Ama bu çok nadir, hatta olanaksızdır.
Ama şu gösteriyor ki şiddet konusunda toplantılar, sempozyumlar yaparak değil, gerçekten ciddi önlemler alarak çözmek gerekiyor. Aksi takdirde tırmanarak yükseliyor. İnsanlara birbirlerine saygılı ve sevgili davranmayı öğretmemiz gerekiyor. Bu iş, geleceği inşa eden saygıdeğer öğretmenlerimizle ve sevgili annelerimize düşüyor. Bu arada ellerine altı yaşında bir hamur olarak teslim ettiğimiz, geleceğimizi inşa edecek çocukları yetiştiren öğretmenlerimizin de Öğretmenler Günü'nü kutluyorum.
Eğer ülkeleri, şehirleri kadınlar yönetiyor olsalardı, inanın bu kadar savaş ve şiddet olabileceğine inanmıyorum. Lütfen erkekler, evinizde eşlerinize, iş yerinizde hanım arkadaşlarınıza, siyasette bayanlara iyi davranın ve onların önündeki camdan duvarları kaldırın. İnanın, hem toplum hem de siz daha huzurlu olacaksınız.
Saygılarımla
Emine Davarcıoğlu
0 Yorum