Rönesans'ın İngiliz Edebiyatına Etkileri
222

En basit tabirle, Rönesans, 14. yüzyılda İtalya'da başlayan ve Avrupa'nın geri kalanına yayılan bir kültürel ve sanatsal harekettir. Bu hareket, klasik Yunan ve Roma kültürüne olan ilgiyi yeniden canlandırmaya odaklanmıştır. Ayrıca bu hareket İtalya’da özellikle resim ve sanat alanında gelişme gösterirken, buna karşılık olarak İngiltere’de edebiyat alanında gelişim gösterdi yani İtalya’da Leonardo da Vinci ve Michelangelo gibi ünlü artistler yetişirken aynı dönemde İngiltere’de Shakespeare ve Edmund Spenser gibi önemli şairler yetişti. Rönesans sözcüğünün anlamının ‘’yeniden doğuş’’ olması tesadüf değildir zira bunun sebebi, Ortaçağ’a egemen olan iki önemli gücün yani papaların yönettiği Katolik kilisesi ile kralların yönettiği derebeylik düzeninin baskılarını kısmen de olsa hafifletmiş olmasıydı. Krallardan bile daha etkili olan papaların baskısının azalmasıyla birlikte, körü körüne kilisenin öğretilerine bağlı kalan, doğayı ve insanları kalıplaşmış geleneklerin içine hapseden skolâstik dünya görüşü de yıkılmaya başladı. Bilim dalları artık din bilime değil felsefeye bağlanıyordu. O zamana kadar nasıl düşüneceğini ve nasıl hareket edeceğini Katolik kilisesinden ezbere öğrenen insanlar üzerlerindeki baskıdan kurtulunca bilgiye nasıl susamış olduklarının farkına vardılar ve meraklarını gidermek için sorgulamaya, araştırmaya başladılar.

Tabii ki edebiyat ve Rönesans demişken, William Coxton’ı da anmadan geçmek olmaz çünkü kendisi İngiltere’de ilk basımevini kurmasıyla birlikte bilginin yayılmasını son derece kolaylaştırmıştır. O dönemde el yazılarından çok az kişi faydalanabiliyorken, matbaanın icadıyla Elizabeth Çağında okuma yazma bilenlerin sayısı hızla arttı. Bunun sonucunda eğitim ve öğrenim sorunlarına özel bir önem verildi ve bugünkü pedagoji biliminin de temelleri o günlerde atıldı.  Bu dönemde çevirilere son derece önem verildi. Bu çeviriler, hem ülkenin kültürüne büyük katkı sağladı hem de özellikle tiyatro yazarlarına önemli bir hammadde oldu, mesela bu çeviriler Shakespeare’in Yunan ve Roma tarihiyle ilgili tüm oyunlarının başlıca kaynağıdır. Bu kadar genel bilgi verdikten sonra Rönesans’ın İngiliz Edebiyatını nasıl etkilediğini başlıklarla özetleyelim;

1. Klasik Edebiyata İlgi: Rönesans, klasik Yunan ve Roma edebiyatına olan ilgiyi yeniden canlandırmıştır. Bu sayede, İngiliz yazarlar, Shakespeare, Ben Jonson ve Christopher Marlowe gibi, eserlerinde klasik edebiyatın unsurlarını kullanmaya başlamışlardır.

2. Hümanizm: Rönesans'ın bir diğer önemli etkisi de hümanizmdir. Hümanizm, insan odaklı bir felsefedir ve insanın potansiyelini yüceltir. Bu etki, İngiliz edebiyatında karakterlerin daha karmaşık ve gerçekçi bir şekilde tasvir edilmesine yol açmıştır. Hümanistlerin başlıca amacı da ülkelerindeki eğitim seviyesini yükseltmekti. Ortaçağda tüm okumuş insanların ortak dili Latinceyken Rönesans’la birlikte Yunanlı ve Romalı yazarların eserlerini kendi dillerine çevirdiler. Bu noktada ünlü İngiliz hümanistlerinden Thomas More ülkesinin diline ve edebiyatına pek çok fayda sağlamıştır. Gelenekselleşmiş düşüncelerden ve kavramlardan uzaklaşmaya cesaret edemeyen skolâstik tutum, hümanistlerin çabasıyla zamanla etkinliğini yitirmeye başladı. Böylece’’ Deduction’’ (tümdengelim) yönteminin yerini ‘’induction’’(tümevarım) aldı.

3. Laikleşme: Rönesans, edebiyatın laikleşmesine de katkıda bulunmuştur. Orta Çağ edebiyatı genellikle dini temalara odaklanırken, Rönesans edebiyatı daha geniş bir yelpazede konuları ele almaya başlamıştır. Ortaçağ Avrupa’sında insanlar kendilerini Katolik kilisesinin kanatları altına sığınmış önemsiz kişiler olarak görüyordu. Rönesans’la birlikte artık birey kavramı da gelişmeye başladığı için insanlar kendi iç dünyalarının da sesini dinlemeleri gerektiği hissine kapıldılar.

4. Yeni Türler: Rönesans, sone, pastoral şiir,  yaşamöyküsü ve hiciv gibi yeni edebi türlerin ortaya çıkmasına da katkıda bulunmuştur. Bu dönemde düzyazı da bir edebiyat türü olarak gelişmiştir.

5. Dil: Rönesans, İngiliz dilinin gelişmesine de katkıda bulunmuştur. Bu dönemde, birçok yeni kelime İngilizceye girmiştir. Ayrıca, matbaanın icadı, edebi eserlerin daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır.

Rönesans'ın İngiliz edebiyatına olan etkisinin bazı somut örnekleri şunlardır:

Shakespeare'in soneleri klasik Yunan ve Roma efsanelerinden esinlenmiştir.

Christopher Marlowe'un oyunları, klasik mitolojiden ve tarihten gelen karakterleri ve konuları kullanır.

Ben Jonson'ın oyunları, insan doğasını hicveden hiciv unsurları içerir.

Sir Thomas More'un Ütopya'sı, hümanist felsefenin ilkelerini ortaya koyan bir ütopya romanıdır.

Sir Philip Sidney önemli bir şair olmasının yanı sıra Arcadia isimli pastoral romance türündeki eseriyle de tanınır bu eseri tamamıyla hayal ürünüdür, düzyazılarını da şiirsel imgelerle zenginleştirir. Sir Philip Sidney, bir yandan yiğit bir asker, bir yandan bilgili bir yazar ve şair oluşu sayesinde, Ortaçağın şövalyelik kavramıyla Rönesans’ın ideal saray adamı kavramını kendi kişiliğinde birleştiren kusursuz bir centilmendi. (Bu tarz adamların İngiliz Edebiyatındaki karşılığı Renaissance Man’dir)

İngiliz edebiyatında deneme türünün yaratıcısı ve en büyük ustalarından biri olan Francis Bacon’ı da söylemeden geçemeyiz çünkü tıpkı Thomas More ‘un Ütopyasında olduğu gibi Bacon’da New Atlantis’inde ütopik bir dünya yarattı ve okurlarına kusursuz bir toplumsal düzeni örnek vermek yerine bilimin gelişmesine adanmış bir kurumu gözler önüne sermeyi amaçladı.

Edmund Spenser'ın The Faerie Queene'i, klasik destanlardan esinlenmiş bir alegorik şiirdir. Bu şiir, birbirine tamamen zıt görünen değişik ögelerin, aklın alamayacağı kadar başarılı bir bileşimidir. Ortaçağ ile Rönesans’ı birbiriyle kaynaştıran bu bin sayfada her şey bulunur. Örneğin, bir yanda Ortaçağın alegorileri ve şövalyelik Romence’leri, diğer yanda ise Eski Yunan ve Roma edebiyatının pastorallerini içerir. Öte yandan İtalyan Rönesansı’nın saray adamı ve İngiltere’nin dinsel reformasyonunun Protestan inançlarıyla yoğrulmuş dini bütün insanını tasvir ederken, Yunan mitolojisini, İngiliz folklorünü, hümanizmi ve Elizabeth Çağı’na özgü İngiliz yurtseverliğini ustaca kaynaştırır.

William Shakespeare'in oyunları, insan doğası, aşk, kayıp ve intikam gibi evrensel temaları inceler. Rönesans hümanizmi ve bireyselliğinin ilkelerini yansıtır.

John Milton'ın "Kayıp Cennet" destanı, Hıristiyan inancını ve insanlığın düşüşünü anlatan epik bir şiirdir. Rönesans'ın dini ve felsefi sorgulamalarını yansıtır.

Özetle: Rönesans, İngiliz edebiyatı üzerinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. Bu etki, klasik edebiyata olan ilgiyi yeniden canlandırma, hümanizm, laikleşme, yeni türlerin ortaya çıkması ve dilin gelişmesi gibi alanlarda kendini göstermiştir. Rönesans, İngiliz edebiyatında bir dönüm noktasıydı. Bu dönemdeki yazarlar, klasik edebiyat, hümanizm ve laikleşme gibi çeşitli kaynaklardan ilham alarak edebiyatın sınırlarını zorladılar. Rönesans'ın etkisi günümüzde bile İngiliz edebiyatında hissedilmektedir.

"Şiir, felsefeyle ve tarihle beslenen, doğanın taklidinden doğan, hafızayla güçlenen ve zevkle şekillenen bir sanattır."

Sir Philip Sidney, Astrophil and Stella

br

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

narin

Puan Durumu

Takım OM G M P
1 GS  Galatasaray 13 11 0 35
2 FB  Fenerbahçe 13 10 1 32
3 SAMS  Samsunspor 14 9 3 29
4 EYP  Eyüpspor 14 6 3 23
5 BJK  Beşiktaş 13 6 3 22

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği