OLİMPİYAT OYUNLARI TARİHİ ANTİK ÇAĞLARDAN MODERN ÇAĞA
Daha hızlı, Daha yüksek, Daha güçlü
Tarihin Babası “Heredot” ise; spora verdiği önemle M.Ö. 518-438 yılları arasında yaşadığı düşünülen Spor Yazarlarının Babası da kesinlikle “Pindar”dır. Antik Olimpiyatlardan günümüze o haşmetli oyunları şairane ifadeler ile eserlerinde günümüze kadar yansımalarını sağlayan en önemli kişidir. 28 yüzyıllık dünyadaki en kapsamlı spor etkinliğini anlatmaya ben de bu köşe yazıma, elbette sığdırmam mümkün olmayacak.Daha detaylı bilgilenmek isterseniz E. Cüneyt Koryürek, (‘Olimpiyadlar’, 2003) eserini inceleyebilirsiniz. Burada sadece Olimpiyat Oyunlarının ana hatlarının, pek duyulmamış kısımlarına değinmeye çalışacağım.
Biraz tersten başlayalım öyleyse;
Modern Spor ile Antik Oyunlar arasındaki başlıca farklılıklar araştırmacılardan Allen Gutmann’e göre şu şekilde açıklanmıştır: Laiklik, Eşitlik, Uzmanlaşma, Rasyonalizasyon, Bürokratizasyon, Ölçme ve Rekor.
Laiklik; Antik dönemde oyunlar dini ritüeller, semboller ve törenlerle ifade edilirdi. Modern dünyada böyle bir ilişki sporda gözlenmez.
Eşitlik; Antik dönemlerde oyunları kadınlar ve köleler izleyemezdi. Ortaçağda oyunlar soylulara yönelikti.
Uzmanlaşma; Profesyonelliğin temelini oluşturur. Bir kaleciden gol atması beklenemez gibi.
Rasyonalizasyon; Her spor dalının bir kuralının olması ve bir amaca hizmet etmesi gereklidir. Oyunu cazip hale gelecek şekilde dizayn edebilmek ve değişkenlik sağlamak önemlidir. Eskiden futbol bireysel bir spor dalı olarak görülürdü çünkü topu alan her oyuncu pas vermeden kendi gol atmaya çalışırdı. Eski Olimpiyatlarla günümüzün sporları arasındaki en büyük fark, eski Olimpiyatların tamamen kişi sporuna dayalı bir anlayışla programlanmış olmasıdır. Eski Olimpiyatlarda, bu nedenle hiçbir takım oyunu veya sporuna rastlanamaz.
Bürokratizasyon; Yönetim organizasyonudur. Spor dallarının ülke sınırları içinde gelişimi için federasyonların temsil ettikleri spor dallarında kuralları uygulayıp dünyanın her yerinde uygulanabilir olmasını sağlayabilmektir. Tarihte ilk kurulan spor federasyonları şu şekildedir. Futbol(1863), Atletizm ( 1866), Yüzme( 1869), Ragbi( 1871), Yelken(1875), Bisiklet( 1878), Paten(1879), Kürek(1879), Boks(1884), Hokey(1886), Tenis(1888),Badminton(1895), Eskrim(1898).
Ölçme; 1730’da kronometrenin icadı ile sporcuların performansları hesaplanabildiği gibi istatistik kavramı ile de spor yönetimi için sporcuların tüm değerleri ve lisans sayıları tespiti gibi birçok ölçülebilir durum ortaya çıkmıştır.
Rekor; 1880’lerde ortaya çıkan ölçülebilen en iyi derece olarak kazanma temelli bir yaklaşımdır. Sporcuların gelişimlerini takip etme ve ileriye götürme hedeflenir.
Olimpiyatların felsefesinde, bariz bir şekilde Hitit ve Minos uygarlıklarının etkileri görülür. Hititlerdeki ‘Amaç Yenmektir’ prensibi de Olimpiyatlar içinde büyük yer almış olup, eldeki belgelerde sadece yarışmaları kazananların ismine rastlanırken, hiçbir yarışmada yenilenlerin adı görülememiştir. Hitit toplumunda doğadaki ikili çelişki; sıcaklık-soğukluk, gece-gündüz ve iyilik-kötülük olarak ele alınırken, bu anlayış Olimpiyatlarda, ‘iyi’ olanın ‘kötü’ olana üstünlüğü olarak kabul edilmiş ve belki de bu nedenle sadece yenen sporcunun adı adeta kutsallaştırılırken, yenilen sporcunun adı anılmamıştır. Klasik Olimpiyatlarda iki temel unsuru daima hatırlamak gerekir: Bunlardan biri, Yunan felsefesinde yer almış ve ‘Arete’ diye adlandırılan ve ‘Güç’ anlamına gelen bir kavramdır. Bu güç, savaşta düşmanı yenecek ve Olimpiyatlarda ise rakibini alt edecektir. Diğer unsursa, günümüzün dünyasında dahi daha yeni anlaşılır bir kavram olan sponsorluk kurumudur. Şampiyonlar da kentlerin bu cömert davranışlarını hak edebilmek amacıyla sporu bir meslek haline dönüştürmüşlerdi. Bu duruma göre, Eski Yunan’da hemen her şampiyon her bakımdan bir profesyoneldi ve geçimini sponsordan aldığı destek, yarışmalarda kazandığıyla hemen paraya çevirebildiği eşya ve mallardan gelen para ile sürdürebiliyordu.
Yıllar Boyunca Olimpiyatlar
M.Ö 776 yılında yapıldığına dair Antik Olimpiyat Oyunlarının ilk yazılı kayıtları, Coroebus adlı bir aşçının “stade” (modern "stadyumun" kökeni) adı verilen 192 metrelik bir ayak yarışını Olimpiyat şampiyonu olarak tarihe geçmesini gösterse de Efsaneye göre Zeus ve ölümlü kadın Alcmene'nin oğlu Herakles (Romalı Herkül ), MÖ 6. yüzyılın sonunda tüm Yunan spor festivallerinin en ünlüsü haline gelen Oyunları kurdu.
Geleneğe göre Antik Olimpiyatlar ilk olarak MÖ 776'da düzenlendi ve M.S. 393 tarihinde, oyunların Hıristiyanlığa aykırı olduğunu düşünen o zamanlar Constantinopolis diye adlandırılan bugünkü İstanbul’da oturan Roma İmparatoru, I. Theodosius tarafından yasaklanana kadar. MS 394'de her dört yılda bir veya olimpiyatlarda yapılmaya devam edildi.
M.S. 260 yılında Olimpiyatlar Antakya’nın hemen yakınında bulunan, o zamanki adı Daphne diye bilinen bugünkü Harbiye yöresinde yapılan spor şölenleri, bazı tarihçiler tarafından Olimpia’daki organizasyonun devamı olarak görülmektedir. Antakya’daki Olimpiyatların her dört yılda bir, 45 günlük bir süre içinde Temmuz ve Ağustos aylarında yapıldığı belirtilmiştir. M.S. 507 yılında Olimpiyatlar sırasında stat içinde çıkan bir çatışma ve M.S. 525’deki bir yangının hemen ardından gelen depremle 250 bin kişinin ölmesi nedeniyle Antakya kadar Daphne’nin de önemini kaybettiği tarihçiler tarafından anlatılır. Bu yörede yapılan Olimpiyatlarda, Olimpia’daki gibi kazananlara parasal veya başka ödüller verilmez, tüm vergiler ve kamu adına yapılması gereken bağışlardan muaf tutulurlardı.
Antik Olimpiyatlar dönemine kadar Gladyatör Oyunları denilen aslında çoğu güçlü bir şekilde şiddete dayanan, katılımcıların genellikle mahkum veya köle olduğu ve ölene kadar savaşmaları gereken sporlar var. Yüzyıllardır oynanan, MÖ 46'da İmparator Sezar tarafından verilen ilk Naumachia oyunları, kelimenin tam anlamıyla "deniz savaşı" anlamına gelen Naumachia gladyatör dövüşünden daha kanlı bir gösteriydi ve 6000 savaş esirinin ölümüne savaşmasından bahsedilir. Ayrıca, İskoç ve Kelt kültür mirasını yansıtan Yayla Oyunları da vardır.
Olimpik Geleneğin Canlanması
Büyük ölçüde Fransa'dan Baron Pierre de Coubertin'in (1863-1937) çabaları sayesinde Oyunların tekrar yükselişe geçmesi için bir 1500 yıl daha geçmesi gerekecekti. Kendini beden eğitiminin tanıtımına adamış olan genç baron, antik Olimpiyat bölgesini ziyaret ettikten sonra modern bir Olimpiyat Oyunları yaratma fikrinden ilham aldı. Kasım 1892'de Paris'teki Spor Birliği toplantısında Coubertin, Olimpiyatları dört yılda bir düzenlenen uluslararası bir atletizm yarışması olarak yeniden canlandırma fikrini önerdi. İki yıl sonra, modern Olimpiyat Oyunlarının yönetim organı haline gelecek olan Uluslararası Olimpiyat Komitesini (IOC) kurmak için ihtiyaç duyduğu onayı aldı
Olimpiyatlarda Türkler
Türk ulusunun kurtarıcısı Büyük Önder Atatürk’ün ölümündens sonra Fransızların ünlü günlük spor gazetesi L’Auto’da yayınlanan makalede, Atatürk’ün spora verdiği önem şöyle anlatılıyordu:
“Dünyada ilk kez beden eğitimini zorunlu kılan devlet adamı o oldu. Yalnızca kâğıt üzerinde, nutuklarda değil, uygulayarak yerine getirdi. Stadyumlar ve çeşitli spor merkezleri kurdurdu. Halk evlerinin spor kollarını şahsen denetledi. Ulusun geleceğine yön verdiği günden itibaren Türkiye’de spor gittikçe artan bir önem ve değer kazandı.”
Genç Türkiye Cumhuriyeti, Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nce tarihinde ilk kez Paris 1924 Olimpiyat Oyunları’na resmen davet edildiğinde, Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi yöneticileri hükümetten yardım isteme kararı almışlar ve bunun için bir heyeti Ankara’ya göndermişlerdi. 1923 Ağustos’unda Ankara’ya gelen İdman Cemiyetleri İttifakı Başkanı Ali Sami Yen, önce Milli Eğitim Bakanı İsmail Sefa Özler’i daha sonra da Başbakan İsmet İnönü’yü ziyaret ederek gerek İdman Cemiyetleri İttifakı Örgütü’nün ülkedeki gelişimi ve gerekse Türkiye’nin Paris 1924 Olimpiyatı’na katılımı için hazırlanan bir raporu sundu ve sonrasında çeşitli zorluklar ile Olimpiyat serüveni başladı.
Yaz Olimpiyat Oyunlarının yanı sıra Kış Olimpiyat Oyunları, Yaz ve Kış gençlik Olimpiyat Oyunları, Avrupa Oyunları, Avrupa Gençlik Olimpik Yaz ve Kış Festivalleri, İslami Dayanışma Oyunları, Akdeniz Oyunları ANOC Dünya Plaj Oyunları ve Akdeniz Oyunları ile Paralimpik Oyunlar gibi spor etkinliklerine değer katan birçok önemli organizasyon düzenlenmektedir. Ayrıca 33. Yaz Olimpiyat Oyunları, 26 Temmuz - 11 Ağustos 2024 tarihleri arasında Fransa'nın başkenti Paris'te gerçekleştirilecek
Sporla kalın..
0 Yorum