İyileşeceğiz ve Unutmayacağız...
222

Merhaba Sevgili Okur,

Bundan 40 gün önce, hepimizi derinden etkileyen birçok insanın, canlının hayatını yitirmesine sebep olan ard arda gelen iki büyük depremle büyük bir felaket yaşadık. Toplumca bu acının yasını tutmakla birlikte, yiten canlarımıza Allah’tan rahmet dilemekteyiz. Bilimin, eğitimin, adaletin, toplumsal bilincin ve liyakatın en kısa zaman içinde; her canlının hayat kalitesine sistematik şekilde dokunmasını, yaraların en kısa zamanda sarılması ve bir daha önlenebilecek bir felaketle karşı karşıya kalmamızı temenni ediyorum.

Doğal afetlerin her zaman olabileceğinin farkında olup, gerekli önlemleri hem yetkililerin hem de toplumca bilimin ve eğitimin ışığında kazanılmasının en hızlı şekilde gerçekleştirilmesi bu temelin atılması gereklidir. Yoksa çok acı bir şekilde şahit olunduğu gibi, hayatımızın nasıl da bir anda alt üst olduğunu, ateşin sadece düştüğü yeri değil, yarın bir gün aynı ateşte yanabileceğimizi unutmadan hareket edilmelidir. Yaşadığımız bu felaket nasılda bir anda hayata karşı duruşumuzu sarstı. Kurduğumuz planlarımız, hayallerimiz, dert gördüğümüz şeyler, önem verilen bir çok şey anlamını kaybetti; ne yediğimiz yemek, ne hareket edebilmek ne de nefes alabilmek bize yaradı. Bir anda vicdanımızı sorguya çektik. Kafamızın içinde kendimize dair, hayata dair hesaplaşıp durduk. Birbirimize kenetlendik. Bu sorgunun unutulmaması ve tekrar yaşanmaması için hem bireysel hem de toplumsal görevlerimizi yerine getirmemiz boynumuzun borcu oldu.

Tüm bunların yanısıra, dünyada bazı insanlar var ki, onların varlığı bir çok kişiye güç verir, ilham verir. Sadece yardım etmezler, yaşadıkları topluma örnek olurlar. Bulundukları sistemi kaliteleştirir ve sosyal farkındalığı güçlendirirler. Bir çok kişinin gönlünü ve güvenini kazanırlar. İnsani yönleri o kadar güçlüdür ki, kitleleri kucaklarlar. Ben de böyle olduğuna güvendiğim, inandığım çok değerli bir sanatçımız ve başarılı bir sosyal girişimci olarak gördüğüm sevgili Haluk Levent’in Hollanda’nın Utrecht şehrindeki konserine gittim. Ayrıca konser gününün 18 Mart Çanakkale Şehitlerimizi andığımız güne denk gelmesi, bizler için ayrıca duygusal ve unutulmaz bir anı oldu. Öncelikle gurbetteyseniz, Türk sanatçılarımızın konserlerine, tiyatro gösterilerine bir başka duygu ile gidiyorsunuz. Bir eğlence için bile olsa, derinlerinde çok ayrı bir duygusallık yaşatıyor bu buluşmalar… Memleketten gelen sanatçının yanısıra, bir araya geldiğiniz aynı kültür içinde vakit geçirmek bir anda milliyetçi duygularınızı kabartıyor. Dün de çok derinden duyguları yaşadığımız bir akşamdı. Konsere gelip destek olmak bizim için bir görev gibiydi. Fedakarca kendini yaşadığı toplumun sorunlarına adamış, toplumun güvenini kazanmış, akılcı konuşmasıyla, eylemleri ile, sosyal girişimciliği, şeffaflığı ve sanatını icra etmesiyle topluma örnek olmuş bu kişiye… Aklının ve kalbinin deprem bölgesinde olduğunu gözlerinden görebiliyorduk. Bir yandan kendisini tüm akşam dinlemek istiyor bir yandan da, “aman daha fazla yorulmasa mı?” diye endişeleniyorduk. Güçlü psikolojisini sanırım asıl işi olan sanatçılığına borçlu, çünkü şarkıları icra ederken ki enerjisi ve bağlılığı oldukça kuvvetliydi. Buradan kesinlikle besleniyor olmalıydı ve bu sebepten dolayı bir yandan da umarım kafası biraz dağılıyor, müziği onun ruhunu iyileştiriyordur diye düşündük. Bir yandan verdiği mesajlarla sanatını da toplum için yaptığını düşündüm. Günün koşullarını bu denli yansıtıp, kendiyle harmanlaması, topluma ayna tutabilmesi ne kadar da zor bir meziyet, özellikle bizim gibi sanatın öncelikli olmadığı bir toplumda. Yine de şanslı olarak görüyorum, kendini ifade etme biçimi olarak sanatı seçebilmesinin ne kadar değerli olduğunu. “Müzik susturulmamalı” dedi konserinde, “o yüzden buradayım”.

Haluk Levent yalnız değildi elbette, onunla çalışan diğer müzisyen arkadaşları, başarılı bir ekibi vardı. Bizler her gün işlerimize nasıl devam ediyorsak, onlar da elbette işleri olan müziklerine devam etmeliydiler. Yaptıklarının birçok kişinin ruhuna da iyi geldiği bilinirken, müzik nasıl susturulabilir ve sanat durdurulabilinirdi.

Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”

Haluk Levent konserine ilk albümlerinden, herkesin de ağzına pelesenk olan ve bir ağızdan söylenen şarkılarıyla başladı. Seçtiği müzik türü ile hayattaki duruşunun ne kadar da dengede olduğunu farkettim. Anadolu Rock olarak bilinen Türk halk müziği ve rock müziğini sentezleyen, ilk öncülerinin Barış Manço, Cem Karaca, Fikret Kızılok, Erkin Koray olarak bildiğimiz; Haluk Levent’in de bu ekolden müziğine devam ettiğini görmek çok şaşırtıcı olmuyordu sanırım. Halk ezgilerini, duygusunu, vermek istediği mesajları, vatan sevgisini, yeri geldiğinde sevgisini, yeri geldiğinde öfkesini, haykırışını, ezgisel buluşlar ve rock müzik ile sentezlenmiş şekilde yorumluyordu. Konserine hiç ara vermeden devam etti ve gönüllerimizi ayrı ayrı memleketimizin her köşesinden eserler okuyarak fethetti. Anadolu ezgilerinden, Çanakkale türkülerine, Ege türkülerinden, Karadeniz türkülerine kadar bizleri memlekete götürdü ve seçilmiş eserleri hep birlikte söyletti, sarıp kucaklayarak… Bu kadar zengin renkli bir ülkede doğup yetişmek, müziğimizin içinde yaşattığı sevgiyi, neşeyi, yaraları, acıyı anlayabilmek, koruyup geliştirmek ve değer vermek o kadar anlamlı ki. Haluk Levent’in özellikle gençleri işaret ederek verdiği mesaj da çok derinlikliydi dün gece… Türküler insanı soylu yapar. Türküler bir kültürün en öznel ve en insancıl parçaları olarak bilinirler ve bir öğretmen gibi insanı eğitir, geliştirir, akılcı ve daha erdemli davranmaya yönlendirir, soylulaştırır. Haluk Levent hem toplum önündeki duruşuyla, hem müziğiyle hem de akılcı bakış acısıyla bu toplumun şu dönemde başına gelmiş değerli sanatçılarından biri.

Doğanın haykırışlarına kulak veren, onun düzenini bozmayıp, denge kurabilen, bitki örtüsünü, canlısını koruyabilen, tarihini anlayabilen, farklı görüşlere saygı gösterebilen, toplumsal bilinç ve farkındalığın eğitim ve sosyo ekonomik düzenin kalitesinin arttığı, bilim, sanat ve sporla kalkındığı bir ülkeyi herkes hak ediyor. Bu hayallere öncelik eden, toplumda rol edinmiş her bireye saygılarımı sunar, ayaklarına taş, yüreklerine yorgunluk değmemesini tüm kalbimle dilerim.

 

 

 

br

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

narin

Puan Durumu

Takım OM G M P
1 FB  Fenerbahçe 5 4 0 13
2 GS  Galatasaray 4 4 0 12
3 İBFK  Başakşehir 4 3 0 10
4 BJK  Beşiktaş 4 3 0 10
5 EYP  Eyüpspor 5 2 0 9

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği