İLHAM VEREN SPOR YILDIZLARI VE GENÇLER İÇİN OLUMLU ROL MODELLERİ: MURAT CANBAŞ
14

Cimnastik, tüm spor dallarının temelidir. Eski Yunan Uygarlıklarından başlayıp modern olimpiyatlara geçilen süreçte, seçilen yedi spor dalından biri de cimnastiktir. O zamanlarda yarışmalara yalnızca erkekler katılırdı.  Bayan cimnastik sporcuları ilk olarak 1928 Olimpiyat Oyunlarında yarıştılar. Günümüzde her olimpiyattan önce ve sonraki yıllarda yapılan dünya şampiyonaları 1934’de başladı. Her yıl düzenlenen dünya kupaları ise 1975’de başladı. 1960 yılından sonra televizyon yayınları bütün dünyada cimnastiğin yaygın bir spor haline gelmesini sağladı. Türkiye'de Cimnastik 1868 de tamamen batılı programla faaliyete başlamıştır.

TÜRKİYE’DE CİMNASTİK SPORUNUN GELİŞİMİ VE ÖNCÜLERİ

Osmanlı Devleti’ne ilk gelen “modern spor” branşı,  cimnastik sporu olmuştur. Ülkemizde ilk olarak Galatasaray Mekteb-i Sultanisi’nde uygulanır. 1868 yılında okul tamamen batılı programla faaliyete geçerken, Fransa’dan getirilen öğretim kadrosu içinde bulunan beden eğitimi öğretmeni;  Monsieur Curel, modern cimnastiği Türkiye’ye getiren kişi olmuştur.

Uygulanması heyecan veren, seyretmesi ise heyecan uyandıran, yaşadığımız modern çağa çok uygun olan ve vücudun doğal hareketlerini kullanarak bütün kasların çalışmasını sağlayan, böylece izleyenlere sanat tadı veren cimnastiğin kelime anlamı itibariyle Yunanca “Cimnis” sözcüğünden batı dillerine geçen cimnastik kavramı, Türkçe’ye 19.Yüzyılın son yarısında girmiştir. Tanzimat’a kadar (1839) Osmanlı sporcuları yaptıkları spor türünün adıyla anılırlardı. Cündi, Güreşçi, Atıcı, Avcı, Tomakçı, Gürzcü gibi. Bütün bu sporlar için yapılan antrenmanlara da tek kelimeyle “idman” denilirdi. Tanzimat’tan sonra, Avrupalıların yaptığı biçimde, bütün bedeni hareketlere “Cimnastik”, yapanlara da “cimnastikçi” veya “idmancı” denildi.

Daha sonra bu isimlere yine Faik Bey’in öğrencilerinden Selim Sırrı Bey katılmıştır. Faik Bey (Üstünidman), 1874’te okuldan mezun olur olmaz Mekteb-i Sultani’de öğretmen olarak görev almış; Türkiyenin ilk cimnastik antrenörü 1859 doğumlu Faik bey aynı zamanda Türkiye'nin ilk cimnastik sporcusu kabul edilir. 1899 yılında 'Jimnastik'  (Riyazıyat-ı Bedeniyye) isimli bir de kitap yayınlanmıştır. Bu da Türk sporunda yazılmış ilk kitap olması nedeniyle ayrı bir değer taşımaktadır. Faik Beyin bu alanda göstermiş olduğu büyük gayretlerinden dolayı kendisine “Şeyhü’l İdman” adı verilmiştir.

Faik Bey bu sırada modern cimnastiğin kökleşip yayılmasında başrolü oynamıştır. 1879 yılından sonra çok sayıda sporcu yetiştiren Faik Bey bir ekol olmuştur. Bu ekolu takiben yıllar içinde önemli isimler Türk Cimnastiğinde ülkemizi başarılarıyla temsil etmeye devam etmektedir.

Türk cimnastikçilerinin uluslar arası arenaya ilk çıkışı 1906 yılında Atina da düzenlenen olimpiyatlar olmuştur. Türkiye ilk olimpiyatlara 1908 yılında Londra'da katılmıştır. Bu yarışmada Türkiyeyi Erdekli Miltiyadi Aleko Mulos temsil etmiştir. Türkiye Cimnastik Federasyonu 1957 yılında kurulmuştur. 1960 yılında FIG (Uluslar arası Cimnastik Federsyonu) üyeliğine kabul edilmiştir. 1960 yılından itibaren Cimnastikçilerimiz uluslar arası yarışmalara katılmaya başlamıştır. Türk sporcular 1990 yılında Balkan şampiyonalarında birincilikler kazanmaya başladı. 1992 de Suat Çelen, Murat Canbaş Dünya Okullar arası yarışmalarda birincilikler kazanmıştır. 1991 yılında yapılan Balkan Cimnastik Şampiyonasında ve 1993 yılında İsviçrede düzenlenen  Avrupa Gençler Şampiyonasında atlama beygirinde Murat Canbaş’ın;  paralelde Suat Çelenin altın madalya almalarıyla, cimnastik sporu ile ilgili umutları arttırmış, aynı yıl Akdeniz Oyunlarında Murat Canbaş atlama beygirindeki başarısını tekrarlamış ve birinci gelmiş, Romanya da  yapılan Balkan Gençler Şampiyonasında Bahadır Altay paralelde bronz madalyaya ulaşmıştır.

1994’ün sevindirici gelişmesi ise 1970 yılından beri katılmadığımız Dünya Cimnastik Şampiyonasına Murat Canbaş, Bahadır Altay ve Hakan Ünal dan kurulu bir ekiple katılımımız olmuştur. Avustralya da düzenlenen bu şampiyonada Murat Canbaş atlama beygirinde dünya 7. liğini elde etmiştir.

Murat Canbaş’ın kendi Roportajından;

09 Haziran 1975 senesinde Bolu'da doğdum. 1981 senesinde ilkokula başladım.
İki yıl sonra Bolu Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü'nde görev yapan eniştemin teşviki ile cimnastik antrenmanlarına başladım. Cimnastik salonuna ilk girdiğim günden 15 gün sonra yarışmacı gruba seçildim. Antrenörümle birlikte düzenli olarak 6 aylık bir çalışma dönemi geçirdim.
1984 yılında Türkiye Şampiyonası'na gittim. Bu ilk yarışmamda birinci olmam beni şaşırttığı kadar Cimnastik Federasyonunu da şaşırtmıştı. Bu arada milli takım seçmelerini de kazanmıştım.
1986 senesinde Macaristan'a "Yaş Grupları Dünya Şampiyonası"na gittim ve Dünya Şampiyonu oldum. O zaman 10 yaşındaydım. Türkiye'nin en küçük yaşta Milli olan sporcu ünvanını kazandım.
1984 yılındaki, Türkiye Şampiyonluğu'ndan bu yana aldığım dereceler şunlardır:
- 1986 Macaristan Yaş Grupları Dünya Şampiyonluğu,
- 1987 İzmir Balkan Gençler Cimnastik Şampiyonasında yer aletinde Balkan ikinciliği,
- 1990 Yugoslavya Balkan Gençler Cimnastik Şampiyonası'nda barfiks aletinde Balkan ikinciliği, yer minderi ve atlama beygirinde Balkan üçüncülüğü,
- 1991 İstanbul Balkan Gençler Cimnastik Şampiyonası'nda atlama beygiri aletinde Balkan şampiyonluğu,
- 1992 Sofya Balkan Gençler Cimnastik Şampiyonasında barfiks aletinde Balkan şampiyonluğu,
- 1992 Atina Balkan Büyükler Cimnastik Şampiyonasında atlama beygiri aletinde Balkan şampiyonluğu,
- 1992 Fransa Caen Okullar Arası Avrupa Olimpiyat Oyunları şampiyonluğu,
- 1992 Boğaziçi Turnuvasında atlama beygirinde, yer aleti ve barfiks'te turnuva şampiyonluğu,
- 1993 Cenevre Avrupa Gençler Cimnastik şampiyonluğu,
- 1993 Fransa 12. Akdeniz Oyunları şampiyonluğu,
- 1994 Brisbane Dünya Artistik Cimnastik Şampiyonası finallerinde yedinci,
- 1984-85-86-87-88-89-90-91-92-93-94 Türkiye Şampiyonlukları.
- Ayrıca Türk Cimnastik tarihinde İlk Dünya Şampiyonluğu kazanan sporcu ünvanını elde ettim.
Unutamadığım özel anılarım ise; Merhum Cumhurbaşkanımız Sayın Turgut Özal ile olan görüşmelerim.

Bir diğer gazete roportajı da Yunanistanlı bir sporcudan;

YUNANİSTANLI SPORCUDAN JEST

Murat Canbaş'ın trafik kazası geçirip hayatını kaybetmesinden sonraki ilk Avrupa Şampiyonası... Prag'da yapılan şampiyonada Yunanlı sporcu Yannis Melissanidis, birinci olarak altın madalya kazandı. Canbaş'ın ölümünden dolayı üzüntü duyan Melissanidis;

"Murat sağ olsaydı, bu şampiyonada beni her zamanki gibi geçerdi. Murat'sız yarıştığım şampiyonada kazandığım bu altın madalya aslında onun hakkıydı. Onsuz kazandığım bu altın madalyayı ailesine gönderip, Murat arkadaşıma armağan ediyorum"
diyerek, kazandığı altın madalyayı Canbaş'ın ailesine teslim etmesi için Dünya Cimnastik Federasyonu Asbaşkanı Atilla Dorsel'in boynuna taktı.

….

Sporcular, spor katılımının temsil ettiği değerler nedeniyle her zaman rol model olmuştur. Sporlar, katılımcıların bedenlerini ve zihinlerini geliştirmelerine yardımcı olarak fiziksel ve ruhsal refahı teşvik eder. Hedefler belirler, bu hedeflere doğru çalışır ve sosyal ilişkiler kurarlar. Sporcular, gençlik gelişimini şekillendirmede ve spor katılımını teşvik etmede önemli bir rol oynarlar. Sporcu rol modellerine sahip çocukların kendilerinin spor yapma olasılığı daha yüksektir. Sporcular, egzersiz, takım çalışması, sağlıklı rekabet ve hedef belirleme gibi sporun faydalarını göstererek çocuklara ilham verir. Sporcu rol modelleri, spora ve rekabete karşı olumlu tutumlarıyla gençlere ilham verir. Takım arkadaşlarına, rakiplerine, taraftarlara ve oyunun kendisine saygı gösterirler. Adil ve etik bir şekilde yarışarak iyi sporculuğa vurgu yaparlar. Bu yaşam becerilerini geliştirmek, gençlerin karakter oluşturmasına ve çok yönlü hayatlar sürmesine yardımcı olur.

Birçok alanda kullanılan yaygın bir ifade, 'göremediğin şey olamazsın'dır. Rol modellerin ve rol model programlarının değeri, çeşitliliği, kapsayıcılığı gösterme ve tercih edilen davranışları teşvik etme yetenekleridir. Bu anlamda geçmişten günümüze Bolu’nun yetiştirdiği ve Ülkemize kazandırdığı başarıları ile Murat Canbaş geleceğin sporcularına hedefleri yolunda en güzel örnektir. Murat Canbaş, ilk altın madalyasını 1986 yılında Macaristan'da yapılan Yaş Grupları Dünya Şampiyonası'nda kazandı. Spor kariyerine birer dünya ve Avrupa, 5 Balkan ve 11 Türkiye şampiyonluğu ile 70'ten fazla madalya sığdıran Canbaş, 6 Mayıs 1994'te elim bir trafik kazası sonucu 19 yaşında hayatını kaybetti. Ama o şanlı ismi, Bolu’da cadde ve sokaklar ile spor salonunda yaşatılıyor. Zamanında elde ettiği özverili ve ulaşması zor başarılara imza atan Canbaş, birçok genç şampiyon sporcuya da halen rol model olup her başarıda adından spor idolü olarak bahsedilmesi, onun adının yaşadığının en büyük kanıtı niteliğinde. Ruhun şad olsun büyük sporcu..
 

Kaynakça:

*“ İSVEÇ CİMNASTİĞİNİN DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİMİ” Mehmet ACET* - İbrahim YILDIRAN**-Dumlupınar Üniversitesi Sayı: 2 Sosyal Bilimler Dergisi Haziran 1999

*https://www.tcf.gov.tr/literature-giren-sporcular/murat-canbas/

q

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

8

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği

Main Colors:‎