Bolu’da Şükran Günleri ve Eksik Bir Nota
Bolu, 2025 İzzet Baysal Şükran Günleri’ni buruk bir şekilde kutluyor. Kartalkaya’da yaşanan ve 78 canı alan yangın felaketi sonrası, Bolu Kent Konseyi’nin kararıyla Türk Sanat Müziği konseri iptal edildi. Ancak aynı şehirde, 23 Nisan’da Sena Şener konseri ve 12 Mayıs’ta “Gönül Bağı Gecesi” gibi etkinliklerin düzenlenmesi, kararların tutarlılığı üzerine düşündürüyor. Çocuk bayramında gençlere hitap eden bir konser ve yas sürecinde iptal edilen Şükran Günleri konserleri, Bolu’da yas ile coşku arasındaki çelişkileri gözler önüne seriyor. İzzet Baysal’ın mirası, bu yıl eksik bir notayla anılırken, Boluluların yüreği sevgi ve acıyla atmaya devam ediyor.
Bolu’da Şükran Günleri ve Eksik Bir Nota
BoluNet İçerik Editörü: Elif Demirci
Bolu, dağların gölgesinde, ormanların kucağında bir şehir. Sert havasına inat, yüreği sıcacık insanlarıyla tanınır. Her sokağında bir tarih, her köşesinde bir anı barındırır. Bu şehir, İzzet Baysal’ın adıyla anılır; çünkü o, Bolu’ya sadece binalar değil, bir sevda, bir ruh bırakmıştır. Her Mayıs’ta, İzzet Baysal Şükran Günleri’nde Bolulular bir araya gelir; ellerinde çiçekler, dillerinde dualar, yüreklerinde minnetle anarlar bu büyük hayırseveri. Ancak bu yıl, 2025’te, bir şeyler eksik. Sanki bir şarkının en güzel nakaratı unutulmuş gibi… Türk Sanat Müziği konseri, o her yıl “İzzet Baysal’a Şükran” diyerek gönülleri titreten nağmeler, bu kez programda yer almıyor.
21 Ocak 2025’te Kartalkaya’da yaşanan yangın, Bolu’nun yüreğine kor gibi düştü. 78 canın yitip gittiği bu felaket, şehirde derin bir yas bıraktı. O günden beri Bolu, adeta bir matem havasında. Bolu Kent Konseyi Başkanı Leyla Beykoz, bu acının gölgesinde bir karar aldı: “Konserler olmayacak,” dedi. Bu, bir saygı duruşu gibi, anlaşılır bir karar. Ama insan sormadan edemiyor: İzzet Baysal’ın ruhu, o notalarda, o şarkılarda yaşamıyor mu? Türk Sanat Müziği konserleri, sadece bir eğlence miydi ki, yas gerekçesiyle susturuldu?
Bir yanda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bolu Belediyesi, her zamanki coşkusuyla kutladı bu bayramı. Fener alayları, marşlar, sloganlar… Ve Sena Şener’in sahne aldığı bir konser. İzzet Baysal Caddesi’nde binler yürüdü, Belediye önünde şarkılarla coştu. Tanju Özcan, sahneden halkı selamlarken, “Milli bayramları böyle coşkuyla kutlamaya devam edeceğiz,” dedi. Ama durup düşünelim: 23 Nisan, çocukların bayramı. Fener alayında çocuklar ellerinde bayraklarla yürüdü, evet, ama sahnede Sena Şener’in şarkıları kime hitap etti? Gençler, üniversite öğrencileri, Bolulular… On binler oradaydı. Yangının yasını tutan bir şehirde, bu konser, çocukların bayramı bahanesiyle mi haklı görüldü? Belki de öyle. Ama akıllarda bir soru: Bu konser çocuklar için miydi, yoksa gençler için mi?
Öte yandan, 12 Mayıs’ta başka bir konser haberi: “Gönül Bağı Gecesi.” Birimiz Hepimiz Birimiz Engelli Derneği’nin düzenlediği, ücretsiz bir etkinlik. Gül Esin, Elmas Özceylan, Gülizar Koşedağ, Ahmet Şöhret ve daha nice sanatçı, Hampton by Hilton’da sahne alacak. Sponsorlar, afişler, her şey hazır. Peki, bu konser nasıl oluyor da matemden etkilenmiyor? İzzet Baysal Şükran Günleri’nde konserler iptal edilirken, aynı şehirde başka bir konserin yapılması, “Bu işte bir tutarsızlık var,” dedirtmiyor mu?
Ahmet Amca'yı düşünüyorum. İzzet Baysal Vakfı’nın başkanı, İzzet Amca’nın yeğeni. Her yıl Şükran Günleri’nde en önde yer alır, konuşmalar yapar, anılarını paylaşır. Türk Sanat Müziği konseri, onun için bir etkinlikten fazlası; amcasının ruhuna bir selam, Bolu’ya bir hediye. Bu yıl o notaları duyamayacak. Acaba ne hisseder? “Haklılar, yas var,” deyip susar mı, yoksa “Bu konserler, İzzet Amca’nın anısını yaşatır,” diyerek içten içe sitem eder mi? Bilmiyoruz, çünkü Ahmet Bey’in sesi bu konuda henüz duyulmadı.
Bolu’da bir yanda yas, bir yanda coşku. 23 Nisan’da çocukların bayramı, ulusal bir görev gibi kutlandı, ama sahnede gençler için bir konser vardı. İzzet Baysal Şükran Günleri ise yerel bir anma, yerel bir karar. Bolu Kent Konseyi, “Saygı gösterelim,” diyerek konserleri iptal etti. Bolu Belediyesi ise, “Bayram bayramdır,” diyerek sahneleri kurdu. Aynı şehirde iki farklı yaklaşım. Leyla Beykoz’un hassasiyeti, Tanju Özcan’ın coşkusu… İkisi de haklı, ama ikisi de kafa karıştırıcı.
Bir Bolu akşamında, düşünüyorum: Yas tutarken bir konser gerçekten saygısızlık mıdır? Yoksa o notalar, o şarkılar, yaraları sarmak için bir merhem olabilir miydi? İzzet Baysal, Bolu’ya hastaneler, okullar, üniversiteler bırakırken, bir de sevgi bırakmıştı. Belki de o sevgi, bir Türk Sanat Müziği konserinde, “Gözlerimde Yaş, Gönlümde Sızı”yı dinlerken yeniden yeşerebilirdi. Ya da belki, 23 Nisan’da çocukların bayramı, gerçekten çocuklar için kutlansaydı, o konser yerine başka bir etkinlik olsaydı, Boluluların yüreği bu kadar ikiye bölünmezdi.
Bolu, bu yıl Şükran Günleri’nde eksik bir notayla anacak İzzet Baysal’ı. Ama umarım, bir sonraki Mayıs’ta, o notalar yeniden yükselir. Çünkü Bolu’nun yüreği, acıyla da, sevgiyle de, şarkılarla da atar.
0 Yorum