Akşemseddin Hz. Göynük’te Anılıyor: Maneviyatla Bezenmiş Tarihi Bir Gün
14

AKŞEMSEDDİN HZ. VE GÖYNÜK

 

Merhaba sevgili okurlar. Bu yazımla Akşemseddin Hz. ve Bolu’nun şirin ilçesi Göynük’ten
söz etmeye çalışacağım. Çünkü 25 Mayıs 2025 Pazar günü Göynük’te Akşemseddin Hz.
anma etkinlikleri yapılacak. Bu nedenle Göynük, gelen konuklara ev sahipliği yapacak. Ben
de bir kültür elçisi olarak, bu sene son kitabım olan “ANILARLA GÖYNÜK-Huzura
Yolculuk” isimli kitabımı imzalayacağım.

 

Akşemseddin Hazretleri’ni Anma Günü, her yıl (29 Mayıs İstanbul’un fethinden önceki
Pazar günü) yapılır. Anma etkinliği, ilk olarak 1988 yılında başlamıştır. Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Bolu Valiliği, Göynük Kaymakamlığı, Göynük Belediye Başkanlığı, Akşemseddin
Hz. Vakfı ve Sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla anma programı hazırlanır. Aynı gün
anma gününe katılan misafirlere Göynük ve köylerindeki halkın katkılarıyla dökülen pilavlar
ikram edilir. Çeşitli kültür etkinlikleri yapılır.

 

Göynük, Bolu’nun doğal güzelliği ve tarihi dokusu bozulmamış olan, benim doğduğum
küçük bir kasabadır. Göynük isminin geçtiği her yerde Akşemseddin Hz. ismini de duyarsınız.
Hicri takvime göre 1389 yılında Şam’da doğan Akşemseddin Hz., 1459 yılında Göynük’te
vefat etmiştir. Göynük’te, 1464 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan türbesi, her
yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Türbe kefeki taşından yapılmış kasnaksız bir
kubbe ile örtülü altıgen planlı bir yapıdır. İçi çok sadedir.

 

Asıl adı Şeyh Muhammed Şemseddin Bin Hamza olan Akşemseddin, 15. yüzyılın en büyük
sufilerinden biri ve çok yönlü Türk Bilim adamıdır. Haci Bayram Veli’nin müridi ve Fatih
Sultan Mehmet’in hocalarındandır. İstanbul'un manevi fatihi olarak da anılır. Saçının ve
sakalının ak olması ve beyaz elbiseler giymesinden dolayı 'Akşeyh' veya 'Akşemseddin'
adlarıyla meşhur olmuştur. Bazı el yazmalarında soyu, Ebu Bekir'e kadar ulaşır.

 

Akşemseddin, küçük yaşlardan itibaren bilime ve sanata karşı ilgi duydu. İlim tahsilini
tamamladıktan sonra, Osmancık'da müderris oldu. Medrese öğrenimini zamanın büyük velisi
Hacı Bayram-ı Veli'nin yanında tamamladıktan sonra, seçkin bilginler arasında yerini aldı.
Üstün zekası ve anlayışı, yılmak bilmeyen çalışma gücüyle kendini kitaplara adadı.Başta
İslami tıp, astronomi, biyoloji ve matematikte zamanın ünlülerinden oldu. Uzun yıllar Osmanlı
medreselerinde çalışarak yüzlerce öğrenci yetiştirdi.Tıp alanında bulaşıcı hastalıklar üzerinde
önemli çalışmalar yaptı.

 

Araştırmaları sonunda tıp ile ilgili Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat, Makamât-ı Evliyâ ve
Arapça yazdığı Hall-i Müşkilât, Kitabü’t Tıb ve Risalet-ün Nuriye adlı Tasavvuf eseleri
mevcuttur. Türkçe yazdığı Maddet-ül Hayat isimli eserinde, “Hastalıkların insanlarda
teker teker peydah olduğunu zannetmek yanlıştır. Hastalıklar, insandan insana gözle
görülmeyecek kadar küçük tohumlar vasıtasıyla geçer,” cümlesiyle ilk teorilerinden birini
ortaya atmıştır.

 

Tarihte mikroorganizmalardan bahseden ilk kişidir. Ve Mikrobiyoloji’nin babası
sayılmaktadır. Dünya malına önem vermeyen Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmet'in büyük
saygı ve sevgisini kazanmıştı. Fatih Sultan Mehmet ile İstanbul'a girişleri daha sonra benim de
çok sevdiğim ünlü bir hikâyeye dönüşmüştür.

 

“Beyaz atına binmiş, ordusunun önünde giden Fatih Sultan Mehmet, yanında onu yetiştiren
Akşemseddin Hz. ile İstanbul'a giriyor. Türk Ordusunu karşılayan şehir halkı, yol boyunca
dizilmiş, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için yaklaşıyor. Şehir ahalisi, beyaz
sakalıyla, ağır duruşuyla Akşemseddin'i padişah sanıp çiçekleri ona sunmaya çalışıyorlar.
Akşemseddin atını geri çekip göz ucuyla Fatih'i göstererek,
"Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz!” demek istiyor. Fakat Fatih Sultan Mehmet,
çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemseddin'i göstererek,
"Gidiniz, çiçekleri gene ona veriniz. Sultan Mehmet benim, ama o, benim hocamdır,” diyor.
Böylece İstanbul'a ilk olarak Akşemseddin Hz. giriyor.

 

Birkaç gündür sosyal medyadan Göynük’te yapılan çalışmaları izliyorum. Göynük
Belediyemiz, “İlçemizin dört bir yanında çiçek dikimi, bitkilerin bakım ve budama işlemlerini
yaparak bahara giriş yaptık. İlçemizi daha güzel ve yaşanabilir hale getirmek için çalışmaya
devam ediyoruz.”diyerek yaptığı çalışmaları anlatıyor.

 

Açan çiçekleri her zaman çok severim. İnsana neşe verir. Cadde kenarındaki duvarlara asılan
Göynük fotoğrafları da yenilenerek göz alıcılığının korunmasına çalışılıyor. Bununla birlikte
Akşemseddin Hazretleri’nin sözleri yenilenerek, panolarla duvarlarda dikkat çekmeye devam
ediyor.

 

Öyleyse; Göynük halkımıza ve gelen misafirlerimize de seslenmek isterim. Yapılan bu
güzellikleri, çalışmaları korumak ve temiz tutmak adına bizler de üzerimize düşen görevi
yapalım. Yanlış davranışları uyaralım.

 

Duvar yazılarında da gördüğümüz Akşemseddin Hz’nin nasihatlarından bazıları şunlar.
“Gece gibi sırları gizle. Gücün yeterse haset kapısını iyice kapat. Kendini başkalarına övme,
hiç bir şeyinle övünme. Gam ve kederin altında ezilme. Başkalarına saygı ve sevgide bulun.
Kimsenin kalbini kırma. Kişiye edep ve terbiye yakışır. İçteki kiri su değil, ancak gözyaşı
temizler. Nerede akarsu varsa orada yeşillik vardır. Sende iyi olan ne varsa dostuna onu ver.
Ben hürriyeti kulluğa satmam. Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayacağı
kadardır. Fakire verilen daha onun eline geçmeden Allah’a ulaşır. Ömrün uzun olsun dersen
kimseye kızma, eziyet etme.”

 

Son olarak,

“Bazı insanlar vardır ki selam verirler ve selamlarından is kokusu gelir. Bazıları da vardır ki
selam verirler ve onların selamından misk kokusu gelir.” Selamlarımın misk kokusu olması
dileğiyle, sevgiler, saygılar.


Ayşe Gülten KIRICI

q

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

w

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği

Main Colors:‎