Üstün Zekanın Yolculuğu: Tarihteki En Büyük Beyinler Neden Susturuldu?
Düşünün, eğer tarih boyunca bilime ve ilerlemeye adanmış olan üstün zekalı insanlar öldürülmeseydi, belki bugün galaksiler arası seyahat ediyor olacaktık. Ancak yerine getirilmemiş potansiyelimize rağmen, sokağa çıkınca birbirinize gülümseyin. Zira bu 'ortalama' zeka, en azından birbirimizi anlama yeteneğimizi, belki de evreni anlama yeteneğimizden daha fazla değerli kılar
Beyinlerimiz Neden Bu Kadar Boş?
Evet, beyinlerimiz boş. İşte elimizde kesin bir veri, hiçbir şekilde yanıltıcı olmayan, aşikâr bir kanıt. Ama, hemen üzerinize alınmayın sevgili okuyucularım. Mesele kişisel değil, kolektif. Bizi biz yapan genetik çorba, bu ilginç evrimsel durumu meydana getirdi. Akıllı, zeki insanların genleri zaman içinde yok oldu ve biz, kalıtsal olarak 'ortalama' zekaya sahip olmanın getirdiği sorumlulukla yüz yüze kaldık.
Kendinizi bir dakikalığına düşünün: Orta Çağ'da yaşayan bir bilim insanısınız ve yeni bir teori ortaya attınız. Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü söylediniz, bir devrim yarattınız. Ancak bir anda, bu bilginin çarpıcı ve halkın inançlarına aykırı olması nedeniyle kilisenin hedefi haline geldiniz. Ve ne yazık ki bu hikaye, yalnızca bir kişinin trajik hikayesi değil. İtalyan filozof Giordano Bruno'nun hikayesi, çağının ötesinde düşünen, keşifler yapmak isteyen ve bunları genel kabul gören dogmalarla çatışan birçok zeki insanın hikayesi.
Bu durum, sadece Orta Çağ'ın karanlık dönemine özgü değil. Mısır İmparatorluğu'ndan Antik Yunan'a, Orta Çağ Avrupasına kadar, tarih boyunca üstün zekalı insanlar genellikle düşünceleri, fikirleri ve keşifleri yüzünden tehlikeye atıldılar. Ve ne yazık ki, birçoğunun soyu devam etmedi.
Peki, bu durumun insanlık tarihine ve bizim zeka seviyemize olan etkileri neler olabilir?
Bir düşünün. Bilim, sanat ve felsefe gibi alanlarda üstün yetenekli ve zeki insanların genlerini devralsaydık, belki de bugün daha ilerlemiş, daha bilge, daha özgür bir toplum olabilirdik. Hatta belki de fosil yakıt kullanmadan, daha sürdürülebilir ve daha temiz bir dünyada yaşayan bir uygarlık olabilirdik.
Ve belki de bizim 'ortalama' zekamız, gerçekten 'ortalama' olmazdı. Daha yüksek bir standartta, daha hızlı bir öğrenme, daha derin bir anlayış ve daha geniş bir perspektif ile dünyayı algılama kapasitemiz olabilirdi.
Ama tabii ki, bu sadece bir hayal. Çünkü gerçek şu ki, bizler, geriye kalan 'düşük' zekalı insanların torunlarıyız. Ve elbette, bu durumda ne bir suç ne de utanç yok. Zekamız belki 'ortalama', belki hedeflediğimizden daha 'düşük' olabilir. Ancak bu zeka seviyemiz, bize, dünyanın karmaşıklığını çözmek ve daha iyi bir gelecek inşa etmek için hala yeterince kapasite sağlar.
Bu konudaki son düşüncem ise biraz daha mizahi: Akşam sokağa çıkınca birbirinize bakın ve gülümseyin. Zira bu 'ortalama' zeka seviyesi, en azından birbirimizi daha iyi anlamamızı sağlar, değil mi?
Benzer Haberler
16 Kasım Gecesi Gökyüzünde Neler Olacak? Dolunay Maddi ve Manevi Hayatınıza Nasıl Dokunacak?... BoluNet
7 Asırlık gelenek, bu hafta yağmur altında gerçekleşti ...BoluNet
“Artık Bu Solan Bahçede Bülbüllere Yer Yok” Hikâyesinin Bilinmeyen Yüzü ...BoluNet
Aşk ve Kariyeriniz Bu Dönemde Nasıl Şekillenecek? Cevaplar Burada...BoluNet
Hayırlı Cumalar Mesajımızı Paylaşıyoruz... BoluNet
Adaletin Peşinde Olmak İmanın Gereği!...BoluNet
Güneş Tutulmasıyla Karmik Hesaplar Kapanıyor! …BoluNet
Camilerimizin Manevi İmarı İçin Neler Yapmalıyız? ...BoluNet