Türkiye'nin Dış Politika Karmaşası: Erdoğan'ın Rotaları ve Türk Milliyetçiliği

Erdoğan'ın son demeçleri, Türkiye'nin dış politika çıkmazlarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Rusya'nın Karabağ'da konuşlandırılması, Rusya-Ukrayna krizinde ara buluculuk teklifi, ve İsveç'in NATO üyeliği konusundaki tutumu, ulusal çıkarları sorgulatıyor.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın son demeçlerine baktığımızda, siyasetin ve realitenin çetrefilli dünyasında dikkatlice yürüyen bir lider görmekteyiz. Ancak bu durum Türkiye'nin ulusal çıkarlarının ve onurunun korunmasına hizmet ediyor mu, yoksa geniş bir satranç tahtasında bir piyon haline gelmemize mi yol açıyor?

Öncelikle, Erdoğan'ın Rusya'nın Karabağ'da konuşlandırılmasına dair değerlendirmelerine bakalım. Anlaşma gereği, 2025 yılına kadar Rusya'nın bu bölgede kalması öngörülmekte. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki kardeşlik bağı dikkate alındığında, Rusya'nın bu süre zarfında bölgede bulunması Türk ulusal çıkarlarına zarar vermiyor mu? Bu sorunun yanıtını vermek zor.

Daha sonra, Rusya ve Ukrayna arasında bir görüşme olursa Erdoğan'ın ara bulucu olabileceği konusuna değinildi. Ukrayna, Rusya tarafından ilhak edilen bir ülke. Kendi toprakları üzerinde kontrol sağlamaya çalışan bu ülkeyle Rusya arasında ara bulucu olmak, Türkiye'nin ulusal çıkarlarına hizmet eder mi? Bu, bir soru işareti olarak kalmakta.

Erdoğan, İsveç'in NATO üyeliği sürecine dair açıklamalarda bulundu. Ancak burada dikkat çeken nokta, İsveç'in NATO'ya üyelik süreci yerine Türkiye'nin NATO'daki konumunun nasıl daha da güçlendirileceği konusuna odaklanmamız gerektiğidir. İsveç'in NATO üyeliği, Türkiye'nin güvenlik çıkarlarına doğrudan bir etki yapmayacaktır. Bu durum, liderliğimizin dış politika önceliklerini belirleme konusundaki yeteneğini sorgulatıyor.

Son olarak, Erdoğan'ın Ukrayna'nın Azov Taburu komutanları hakkındaki soruya verdiği yanıt, genel tavrını yansıtıyor gibi görünüyor. Bu taburda, Rusya'ya karşı mücadele eden çok sayıda Türk Tatar var. Erdoğan'ın bu durumu sadece Ukrayna'nın meselesi olarak görmesi, milliyetçilik iddialarını zayıflatmıyor mu?

Sonuç olarak, Erdoğan'ın dış politika stratejileri ve açıklamaları, bazen Türkiye'nin ulusal çıkarlarını ve onurunu koruma noktasında yetersiz kalıyor gibi görünüyor. Eğer Türkiye ulusal çıkarlarına göre hareket etmiyorsa, o zaman kimin çıkarlarına hizmet ediyoruz? Erdoğan'ın ve hükümetinin bu sorunun yanıtını bulması ve politikalarını buna göre ayarlaması gerekiyor.

Aydın Karataş