Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Abdüllatif Şener'in 'Sandık Sihrinin' Perde Arkası

Sayın okurlar, yürüyen habercilik tarihimizde Abdüllatif Şener'in eşsiz demecine ve büyüleyici siyasi hareketliliğine daha önce şahit olmuş muyduk acaba? Şener'in 'seçim matematiksel fantezisi' ve 'oy hilebazlığı' eşliğinde, yemyeşil bir bahçeye çevrilen siyasi sahne, adeta bir 'seçim tiyatrosu'na dönüştü. Lafı dolandırmadan, eğlenceli bir şekilde bu seçim tiyatrosunun perde arkasına birlikte göz atalım.

Şener, Halk TV ekranlarında gururla "1. turda Sinan Oğan'a oy verdim. 2. turda ise geçersiz oy kullandım" ifadesini kullanmıştı. Ancak sandık sonuçları incelendiğinde, 'oyunun büyüsünün' çözüldüğü ortaya çıktı. Nitekim, Şener'in oy kullandığı sandıktan 'geçersiz oy' adına bir belirti dahi çıkmamıştı. Sandık büyüsüne hayran kalmamak elde değil!

Demek ki Şener, meğer sandık matematikçiliğinde usta bir büyücüymüş! Kendi kullandığı sandıktan geçersiz oy çıkarmadan, adeta Houdini'nin izinden giden bir sihirbaz gibi 'geçersiz oy' iddiasıyla ortaya çıktı. Bu işte elbette bir yanılsama var, çünkü sandıktan geçersiz oy çıkmadı. Yani, tüm sandıkların içinden Şener'in büyüleyici 'geçersiz oy' numarasını yapabildiği tek sandık, kendi sandığı oldu! Bravo, Şener Bey!

CHP Grup Başkanı Özgür Özel'in de dediği gibi, "Şener'i listemize koyup da oy verdirttiğimiz ve onu buraya taşıyıp da taşıyamadığımız CHP'lilerden özür dilemek dışında söyleyecek bir şeyimiz yok". Sanırım bu, Şener'in bir nevi 'trol siyaseti' yapmasının sonuçlarından biri oldu.

Ayrıca, vicdanı kara ve kalbi kurumuş biri için belki de en acı verici şey, bir sandıkta geçersiz oy kullanmadığını iddia etmek ve sonra bunun tam bir safsata olduğunun anlaşılması olmalı. Şener'in geçersiz oy sihirbazlığına tanıklık etmek, oy kullandığımız sandığa ve demokrasiye olan inancımızı sarsıyor.

Şener'in bu sihirbazlık gösterisi, belki de bir sonraki seçimde 'sihirbazlık kursları' veya 'sihirbazlık siyaseti' hakkında bir kitap yazmasına yol açabilir. Kim bilir, belki de Şener, 'Seçim Sihirbazlığı' adlı kitabıyla, bir sandıktan geçersiz oy çıkmadan 'geçersiz oy' kullanmanın sırlarını paylaşabilir!

Şaka bir yana, Abdüllatif Şener'in bu oy hilebazlığı ve sandık matematiksel fantezisi, aslında demokrasi ve seçim süreçlerine karşı ciddi bir saygısızlık. Kendi egosunu tatmin etmek ve belki de siyasi alanı sarsmak için sandık hilebazlığı yapmanın hiçbir kabul edilebilir yanı yoktur. Umarım, Şener ve onun gibi 'seçim sihirbazları', sandığın ve demokrasinin kutsallığını ve ciddiyetini anlamaya başlarlar.

Bıyığına Sahip Çık, Abdüllatif Şener! Geçersiz Oy Skandalının Perde Arkası

Daha yeni dünkü çocukken, bu topraklarda okuyan, düşünen, eleştiren gençlerimiz vardı. Bir dönem Abdüllatif Şener de onlardandı. Şimdi, kendi eski öğrencilerinin, 'Bıyığının hakkını verdin, haram olsun oylarım' sözleriyle tepki gösterdiği bir siyasi hilebaz oldu.

Eski öğrencilerinin de dediği gibi, Şener'in 'bıyık hakkı' bir yere kadar. Kim bilir belki de Şener, 'Geçersiz Oy Kullanma Rehberi'ni yazarken bıyığını sıvazlıyordu. Ancak burada unutulmaması gereken bir şey var, o da bıyığın hakkını vermenin geçersiz oy kullanmakla olmadığı.

Gerçekten bıyığının hakkını vermek isteyen birisi, siyasette dürüst olmalı ve seçmenin oyunu hak etmelidir. Seçmeni yanıltmak veya oy hilebazlığı yapmak, bıyığın hakkını vermek değil, tam tersine bıyığa haksızlıktır.

Seçmen, Şener'in bu hareketini hoş karşılamadı. Kendi öğrencileri bile ondan utanıyor. Eğer Şener, gerçekten bıyığının hakkını vermek istiyorsa, seçmenine olan saygısını göstermelidir. Geçersiz oy hilebazlığından vazgeçmeli ve seçmeninin güvenini kazanmayı hedeflemelidir.

Şener'in bu seçim sihirbazlığı, aslında sadece kendine değil, tüm siyasete zarar veriyor. Seçmen, siyasetin bu 'geçersiz oy' oyunlarından yoruldu. Dürüstlük, açıklık ve saygıya dayalı bir siyaset anlayışına ihtiyaç var. Bir seçmen olarak, ben ve Abdüllatif Şener'in eski öğrencileri, siyasetin hilebazlıkla değil, dürüstlükle yapılmasını bekliyoruz.

Siyaset bir hilebazlık sanatı değil, halkın hizmetkarı olma sanatıdır. Abdüllatif Şener ve onun gibi düşünen diğer siyasetçilere bu sözlerimi hatırlatmak isterim: Siyaseti hilebazlık sanatı olarak görenler, seçmenin güvenini kaybeder. Ancak siyaseti halka hizmet etme sanatı olarak görenler, seçmenin saygısını kazanır. Şener'in de bundan ders çıkarmasını umarım.

Sonuç olarak, bıyığının hakkını vermek, siyasette dürüst olmayı gerektirir. Eğer Şener, gerçekten bıyığının hakkını vermek istiyorsa, oy verme eylemini samimi ve dürüst bir şekilde yapmalıdır. Bir siyasetçinin bıyığı varsa, bu bıyık dürüstlüğün, açıklığın ve halkın güvencesinin sembolü olmalıdır. Ancak Şener, geçersiz oy kullandığını iddia ederek, bıyığının altında gizli kalan siyasi hilelerle karşımıza çıktı.

Gözlerimizle gördük, kulaklarımızla duyduk. Şener'in bıyığının altında ne varmış meydana çıktı. Anlaşılan o ki, Şener bıyığının hakkını vermemiş, oylarını yedirmiş ve oylarının kıymetini bilememiş. Seçmeni aldatmış ve oy verme hakkını bir hileye dönüştürmüş.

Belki de bıyığı onun dürüst olmadığını gizlemek için bir perdeydi. Şimdi bu perde kalktı ve gerçek ortaya çıktı. İçinde bulunduğu partiden bile gizli oyunlar oynayan biri, halkına nasıl güven verir? Halkı nasıl temsil eder? Şener'in bıyığına bakarak, bıyığının hakkını vermiş biri olduğunu düşünürdük. Ancak o bize bıyığının hakkını vermenin sadece görüntüden ibaret olmadığını gösterdi.

Ve böylece, bıyığının hakkını vermek siyasette ne anlama geldiğini bir kez daha öğrenmiş olduk. Şener'in bıyığı bize, siyasette dürüst olmanın, halkına karşı açık ve net olmanın ve halkının güvencesi olmanın ne kadar önemli olduğunu gösterdi.

Bıyığının hakkını vermek, sadece görüntüde olmaz, eylemlerde, sözlerde, tavrında ve halkına karşı duruşunda olur. Eğer bir siyasetçi bıyığının hakkını vermek istiyorsa, bu şekilde davranmalıdır. Şener, bıyığının hakkını vermemiş olabilir ama bize bu dersi verdiği için ona teşekkür ederiz. Artık bıyığın altındaki gerçeklere daha dikkatli bakacağız ve siyasetçilerin bıyığının hakkını verip vermediğini daha iyi anlayacağız.

Aydın Karataş, Haber Yazarı