Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Türkiye'nin gözü bugün, sonucu merakla beklenen Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda. Ancak seçim sürecinde yaşanan birçok olumsuzluk, toplumun büyük bir kesiminde endişe yarattı. Her ne kadar Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, 'olumsuz bir durum' olmadığını dile getirse de, yurdun dört bir yanından servis edilen darp ve kavga haberleri, bu durumu teyit etmiyor.

Oy verme işlemi Türkiye genelinde 17:00 itibariyle tamamlanırken, saatler boyunca birçok ilimizde yaşanan saldırılar, usulsüzlükler ve engelleme girişimleri toplumda büyük bir rahatsızlık yarattı. İstanbul'dan Şanlıurfa'ya, Tekirdağ'dan Kocaeli'ye dek birçok yerde seçim yasalarına aykırı hareketlerin olduğunu görüyoruz. Bu durum, seçim sürecinin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesi için en temel gereksinim olan güven ortamını zedeliyor.

Bu noktada YSK'nın ve tüm yetkili kurumların görevi, yaşanan olumsuzlukları değil, bu olumsuzlukların önlenmesi için gerekenleri yapmak olmalıdır. Oyların adil ve şeffaf bir şekilde sayılması, demokrasinin temel taşıdır ve bu süreçte yaşanan her türlü usulsüzlük, demokrasimize zarar verir.

Seçim süreci boyunca yasaların ve demokratik ilkelerin ihlal edilmesine dair gelen haberler, bu konuda ciddi endişeleri beraberinde getiriyor. YSK'nın ve ilgili kurumların, bu konuda gerekli soruşturmaları derhal başlatması ve suçluları adalet önüne çıkarması gerekiyor.

Bir seçim süreci, demokratik bir toplumda, halkın iradesini yansıtmak için düzenlenir. Dolayısıyla, seçim sürecindeki her türlü usulsüzlük ve hile, halkın iradesinin gasp edilmesi anlamına gelir. Bu nedenle, yaşanan olaylar karşısında sessiz kalmak, demokrasimize yapılan bu saldırıları görmezden gelmek anlamına gelir.

Dolayısıyla, bugün hepimizin üzerine düşen görev, demokrasiye sahip çıkmak ve oylarımızın adil bir şekilde sayılmasını sağlamaktır. Bu süreçte yasaların ve demokratik ilkelerin çiğnenmesine karşı çıkmak, halkın iradesine saygı göstermektir.

Öyle bir seçim günü yaşadık ki, Türkiye'nin dört bir yanından yankılanan darbe ve kavga haberleri, seçim sürecinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurguluyor. Sandık başında geçen olaylar ve Yüksek Seçim Kurulu Başkanı'nın tepkisizliği, demokrasimizin kırılganlığını ve hassasiyetini gözler önüne seriyor.

Kabul edelim ki, seçimler demokrasinin en önemli unsurlarından biridir. Ancak seçimlerin doğru ve düzgün bir şekilde yürütülmesi, demokrasinin işleyişi için çok önemlidir. YSK Başkanı Ahmet Yener’in ‘olumsuz’ bir durum olmadığına dair beyanı, gerçeklerle ne kadar uyuşuyor, bunu tartışmak gerekiyor.

Gelelim olayların merkezine. Sabahın erken saatlerinde başlayan saldırılar, usulsüzlükler ve engelleme girişimleri, seçim sürecinin ne kadar sağlıklı yürütüldüğünün sorgulanmasına yol açıyor. Bunun üzerine, seçim sonuçlarına dair en ufak bir şüphe dahi, demokrasimizin temelini oluşturan seçim sürecine zarar verebilir.

Ancak Yener, ilk açıklamasında 'olumsuz bir durumun' olmadığını belirtti. Peki, bu durum gerçekten böyle mi? Seçmenlerin yaşadığı zorluklar, kavgalar, saldırılar ve usulsüzlükler 'olumsuz bir durum' olarak nitelendirilmez mi? YSK'nın bu konuda daha aktif bir tutum sergilemesi ve yaşanan olaylara karşı daha duyarlı olması gerekmez mi?

Dahası, Türkiye tarihinde ilk kez ikinci tur cumhurbaşkanı seçimine gittik. Bu, demokrasimiz adına önemli bir adım. Ancak bu adımın sağlıklı ve düzgün bir şekilde atılabilmesi için seçim sürecinin adil ve düzgün bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Her seçmenin, adayının kazanması için oyunu kullanabildiği, her oyun doğru ve düzgün bir şekilde sayıldığı bir seçim süreci, demokrasimizin sağlığı için hayati öneme sahip.

Bu nedenle, YSK Başkanı'nın 'olumsuz bir durum yok' ifadesi, gerçeklerle ne kadar uyuşuyor, bunu sorgulamak gerekiyor. Seçim süreci, demokrasimizin temeli olduğu için, bu sürecin doğru bir şekilde işleyip işlemediği konusunda şüpheye yer verilmemeli. Ve tabii ki, herhangi bir olumsuz durumun olduğu yerlerde, durumun hızla düzeltilmesi ve sorunların çözülmesi gerekmektedir. Demokrasimizin korunması ve güçlenmesi, seçim sürecinin adil ve düzgün bir şekilde işleyişine bağlıdır. Bu nedenle, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı'nın ve tüm ilgili yetkililerin, seçim sürecinin düzgün bir şekilde işlemesi için elinden geleni yapması ve yaşanan herhangi bir olumsuz durumun üstesinden gelmesi gerekmektedir.

Bununla birlikte, seçim sürecinde yaşanan olumsuzlukların üstesinden gelmek ve daha adil, düzgün bir seçim süreci sağlamak sadece yetkililerin değil, tüm vatandaşların da sorumluluğundadır. Her vatandaşın, sandığa gittiğinde seçim sürecine dair herhangi bir usulsüzlüğü rapor etmesi ve haksızlıklara karşı durması gerekmektedir. Demokrasimizin korunması ve güçlenmesi, sadece yetkililerin değil, tüm vatandaşların da görevi ve sorumluluğudur.

Önümüzdeki seçimlerde, seçim sürecinin daha adil, düzgün ve şeffaf bir şekilde işlemesi için herkesin üzerine düşeni yapması gerekmektedir. Seçimlerin doğru bir şekilde yürütülmesi, demokrasimizin sağlığı için hayati önem taşımaktadır.

Sonuç olarak, demokrasimizin korunması ve güçlenmesi için, seçim sürecinin adil ve düzgün bir şekilde işlemesi, seçimlerin doğru bir şekilde yürütülmesi ve seçmenlerin sandığa giderek oylarını kullanması gerekmektedir. Yüksek Seçim Kurulu Başkanı'nın ve tüm yetkililerin, seçim sürecinin düzgün bir şekilde işlemesi için elinden geleni yapması ve yaşanan olumsuz durumların üstesinden gelmesi gerekmektedir. Tüm vatandaşların da bu sürece aktif bir şekilde katılım göstermesi ve haksızlıklara karşı durması gerekmektedir. Demokrasimiz, ancak bu şekilde korunabilir ve güçlenebilir.