Sayın Erdoğan, Ekonomi Nasıl İşler?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın emekli maaşlarına %25 refah payı zammı vaadinin Türkiye'nin mevcut ekonomik durumu ile ne kadar uyumlu olduğunu tartışıyoruz. Erdoğan'ın ekonomiye dair söylemlerini ve politikalarını gerçeklik filtresinden geçirerek analiz ediyoruz.
Peki Ya Gerçekler, Sayın Erdoğan?
Recep Tayyip Erdoğan, en son Bayburt'ta duyurduğu haberiyle Türkiye'nin dört bir yanındaki emeklileri ayağa kaldırdı. %25 oranında bir artışla emekli maaşlarını inflasyonun üzerine çıkarmak gibi büyük ve cömert bir hamle yapıldığını duyurdu. Ancak burada belirtmekte fayda var ki, bu tür büyük oranlarda artışlar genellikle yüksek enflasyon oranlarına işaret eder.
Bayburt’ta bu meydanda 40 bin kişiye hitap ederken, tam 36 projenin resmi açılışını gerçekleştirdiğini belirtti. Projelerin toplam yatırım bedeli 2 milyar 689 milyon lira olarak açıklandı. Elbette, bu tür bir harcamanın detaylarına ve hangi kaynaklardan finanse edildiğine dair daha fazla bilgi verilmedi.
Erdoğan’ın emekli maaşına ilişkin yaptığı bu açıklama, ekonomik bilgiler ve verilerle ne kadar aşina olduğunu merak etmeme neden oldu. Yüksek oranlı zamlar, genellikle enflasyonun bir sonucu değil, bir sebebidir. Dolayısıyla, bu artışın emeklileri enflasyondan koruma iddiasını irdelemek gerekiyor. Yoksa inflasyonun daha da yükselmesine sebep olabilir mi?
"Enflasyonla mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdürüyoruz" ifadesi, verdiği mesajı daha da belirsiz kılıyor. Eğer enflasyonla mücadele ediyorsa, bir yandan da zam oranlarını %25 artırmanın çelişkili bir hareket olduğunu görmezden gelmek yanıltıcı olabilir.
Başka bir açıdan bakacak olursak, "Refah payı" ifadesinin ne anlama geldiğini, hangi hesaplama yöntemlerine dayandığını ve ne kadar süreyle uygulanacağını merak ediyor insan. Ayrıca, enflasyon oranının ne olduğunu, hangi verilerle belirlendiğini ve bu verilerin güvenilirliğini de sorgulamak kaçınılmaz oluyor.
Erdoğan'ın dikkat çektiği bir diğer nokta da "fırsatçılara ve açgözlülere kesinlikle müsaade etmeyeceğiz" ifadesi. Ancak şunu belirtmek gerekiyor ki, ekonomik denge ve stabilite, büyük ölçüde yöneticilerin politikaları ve uygulamaları tarafından belirlenir. Bu sebeple, eğer "fırsatçılar" ve "açgözlüler" varsa, belki de bu durum, yönetim politikalarının ve ekonomiye yönelik stratejilerin bir sonucudur.
Erdoğan'ın 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimleri’nde "rekor bir destek" beklentisi, tabii ki politik bir hamle. Ancak her bir seçmen, hem kendi kişisel durumunu hem de ülkenin genel ekonomik durumunu değerlendirmeli ve gelecekteki yaşam kalitesini belirleyecek bir karar vermeli.
Politikacıların beyanları her zaman gerçeklerle tam olarak örtüşmeyebilir. Beyanların ve vaatlerin gerçeklerle örtüşmesi için, daha fazla şeffaflık, daha fazla detay ve daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulmaktadır. Ekonomi bir denge oyunudur ve bu denge, bazen vaatlerden daha karmaşık olabilir. Elbette, Bayburt türküsünde dediği gibi, "Bu dağda maral gezer/ Zülfünü tarar gezer. Dağ bizim maral bizim/ Eller burda ne gezer.", ama bu dağda yaşayanların ve bu maralı izleyenlerin gerçekleri bilme ve doğru kararları verme hakkı vardır.
Erdoğan'ın Ekonomiye İlişkin Vaatleri ve Kamuda Tasarruf Söylemi:
Külliye Giderleri Gerçekte Ne Anlama Geliyor?
Kamuda tasarruf konusuna değinmek gerekiyor. Çünkü emekli maaşlarına yapılacak olan zam, bir yerlerden finanse edilmesi gereken bir giderdir. Sayın Erdoğan'ın sıkça dile getirdiği kamuda tasarruf söylemi, bu noktada önem kazanıyor. Ancak kamuda tasarruf söylemi ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne ayrılan bütçe arasında çarpıcı bir tezat bulunuyor.
Yayımlanan resmi verilere göre, Külliye'nin yıllık giderleri milyonlarca lirayı buluyor. Bunlar arasında, temizlik hizmetlerinden yiyecek ve içeceğe, ısınma ve soğutmadan araç bakımına kadar geniş bir yelpazede giderler bulunuyor. Hatta sadece çay ve kahve için bile yüz binlerce lira harcandığı belirtiliyor. Dolayısıyla, kamuda tasarrufun söylemden eyleme geçirileceği yerlerden biri olarak Külliye giderlerinin gözden geçirilmesi düşünülebilir.
Sonuç olarak, emekli maaşlarına zam yapılması elbette olumlu bir adımdır. Ancak bu adımın finansmanı ve uygulama sürecinde kamuda tasarrufun gerçekten sağlanıp sağlanmadığı, ekonomiye ilişkin söylemlerin gerçekçiliği konusunda önemli bir gösterge olacaktır.
Aydın Karataş
Benzer Haberler
GAZİ YAMANER'DEN KKTC'NİN 41 YILINA DUYGUSAL BAKIŞ… BoluNet
Hemşehrimiz Burak Cop Halk TV'de İstanbul'daki Barınma Krizini Değerlendirdi!... BoluNet
Kayyum Atamaları Üzerine Halk Ne Düşünüyor? ...BoluNet
10 Kasım'da Bir Ulus Gözyaşlarını Tutabilecek Mi?… BoluNet
Kayyum ve Demokrasi Çelişkisi: Halkın İradesi Tehlikede mi?... BoluNet
Anne ve baba adayları bu kampta bilinçlendirildi ...BoluNdet
CHP'den Kayyum Tepkisi: Esenyurt Meydanında Ne Mesaj Verildi? ...BoluNet
Türker Ateş: Halkın İradesine Yönelik Siyasi Oyunları Görüyoruz …BoluNet