Özgür Demirtaş'ın İşaret Ettiği 'Batan Ülke' Portresi: Rakamlar Değil, İnsanlar Belirler

Ülkeler bakkal dükkanı gibi batmaz, züccaciye dükkanı gibi "kapatıyoruz" demez. Fakat halkın fakirleşmesi, orta sınıfın çöküşü, alım gücünün düşmesi ve en değerli varlıkların satışı, bir ülkenin batışının eş değeridir. Ekonomik zorlukların sadece rakamlarla ölçülmediğini hatırlatan Özgür Demirtaş, yaşanan ekonomik gerçeklerin sert ama gerçekçi bir portresini çiziyor.

Özgür Demirtaş'ın sivri uçlu kalemi bir kez daha ses veriyor. Twitter adresinde açık ve net bir biçimde ifade ettiği gibi, ülkelerin bakkal dükkanı gibi iflas edip etmediği, ya da züccaciye dükkanı gibi kapatıp kapatmadığı belki tartışılabilir. Ancak özellikle altını çizmek gereken bir nokta var: bir ülkenin ekonomik başarısının ölçütü, yalnızca resmi rakamlarla, GDP veya GNP gibi makroekonomik göstergelerle sınırlı değildir.

Demirtaş haklı olarak belirtiyor ki, bir ülkenin 'batıp batmadığının' belirlenmesinde en önemli unsurlar, halkın yaşam standardı, orta sınıfın durumu, alım gücü ve ülkenin en değerli varlıklarının el değiştirip değiştirmediğidir. Bu açıdan bakıldığında, bakkal dükkanı benzetmesi çok daha anlamlı hale geliyor. Evet, dükkanın kapısına "iflas ettik" yazılmayabilir; ama dükkanın rafındaki ürünler azalıyorsa, satışlar düşüyorsa ve artık kimsenin dükkanı ziyaret etmediğini görüyorsanız, orada bir sorun olduğu kesindir.

Ekonomik çöküntünün sonuçları, yoksulluk, alım gücünün düşmesi, orta sınıfın çöküşü ve en değerli malların satışı, aslında bir ülkenin 'batışı'nın belirleyicileridir. Bu, bir ülkenin sadece ekonomik değil, sosyal ve siyasal yapılarının da değiştiği anlamına gelir. Çünkü halkın fakirleşmesi, orta sınıfın çöküşü, ve alım gücünün düşmesi demokratik yapıları zayıflatır, sosyal huzursuzlukları artırır ve siyasi istikrarsızlıkları beraberinde getirir.

Demirtaş'ın tweetleri bir kez daha, ekonomi biliminin sadece rakamlardan ibaret olmadığını, aynı zamanda toplumların yaşam standartlarını, refah seviyelerini ve sosyal huzuru belirlemekte kilit bir role sahip olduğunu hatırlatıyor. Bu düşünceleriyle, Demirtaş, sadece bir ekonomist olarak değil, aynı zamanda toplumun ve ülkenin geleceğini düşünen bir vatandaş olarak da önemli bir rol üstleniyor.

Demirtaş'ın bu tweetleri, ekonomik 'gerçeklerin' sert ama gerçekçi bir portresini çiziyor. Sonuçta, ülkeler bakkal dükkanı gibi batmayabilir; ancak yaşayan, nefes alan, çalışan ve tüketen insanların yaşadığı zorluklar, bir ülkenin 'batışı'nın gerçek göstergesi olabilir.

Aydın Karataş