BoluNet

Bolu'dan Ankara’ya uzanan ve tam 10 gün süren bir 'Adalet ve Değişim' yürüyüşünün ardından, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, Kemal Kılıçdaroğlu'nu sert bir dille eleştirdi. Ancak Özcan'ın bu hamlesi, kendisini aniden hak savunucusu olarak konumlandırmasından daha çok, kendi liderlik emellerine hizmet eden bir hareket olarak görülüyor.

Özcan'ın eylemleri ve söylemleri, ne yazık ki, özellikle de kendi belediye yönetimindeki çelişkiler göz önüne alındığında, birçokları için ikiyüzlülük ve istismar olarak değerlendirildi. Özcan'ın, Bolu Belediyesi'nde başkan olarak yaptığı icraatlar ve mahkeme kararlarını uygulamadığı iddiaları, adaletten dem vuran bu figürün aksine, hukuk dışı bir yaklaşımı işaret ediyor.

Özcan'ın, Atatürk’ün huzuruna giderek çelenk koymasının ardından adaletten söz etmesi de, genel bir gözlemci için, hak, hukuk ve adalet anlayışının uzağında olan bir eylem olarak görünmektedir. Söz konusu olan adaletse, Özcan'ın kendi yönetimindeki adil olmayan uygulamalarının ve mahkemelerin aldığı kararları göz ardı etmesinin bir açıklaması gerekmektedir.

Özcan'ın, Kılıçdaroğlu’na karşı bu denli sert bir tutum almasının altında yatan asıl neden, kendi liderlik hırsı ve parti içindeki muhaliflere karşı olan kininin olduğu düşünülebilir. Ancak, bir liderin düşüncelerini ifade etmesi ve hatta parti içi muhalefeti harekete geçirmesi bir yana, bu tür hareketlerin gerçekte bir 'şov' olduğu görülebilir. Özcan'ın, kendi politik çıkarlarına hizmet etmek için 'adalet' ve 'değişim' kelimelerini bir slogan olarak kullandığı, ancak bu kavramların gerçek anlamlarını ve gerekliliklerini göz ardı ettiği düşünülebilir.

Sonuç olarak, Tanju Özcan'ın 'Adalet ve Değişim' yürüyüşü, hukuk, adalet ve etik değerlere dayanan bir eylemden ziyade, kişisel ve politik çıkarlarını öne çıkarmaya yönelik bir girişim olarak görülebilir. Bu durum, CHP'ye ve Türk demokrasisine zarar veren bir tavır olarak görülürken, Özcan'ın bu tür eylemlerinin, ülkenin genelinde yankı bulması pek olası görünmüyor.

Aydın Karataş