Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Merkez Bankası, seçim öncesinde yaşanan döviz kuru dalgalanmalarını kontrol altına almak amacıyla önemli ölçüde rezerv harcadı. Son verilere göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) brüt ve net rezervlerinde ciddi düşüşler yaşandı. Son 5 ayda, Merkez Bankası'nın rezerv kaybı 30 milyar doları aştı. Bu gelişmeler, ülkemizin ekonomik dinamikleri ve döviz piyasaları üzerindeki potansiyel etkileri bakımından büyük önem taşıyor.

Bilindiği üzere, brüt rezervler, bir merkez bankasının sahip olduğu yabancı para ve altın rezervlerinin toplamıdır. Net rezervler ise brüt rezervlerden kısa vadeli dış borçların çıkarılmasıyla elde edilir. Bu rezervler, ekonomik istikrarı korumak, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmaları önlemek ve uluslararası yükümlülükleri karşılamak için kullanılır.

TCMB'nin 26 Mayıs haftasındaki brüt rezervleri, 3,1 milyar dolarlık düşüşle 98,5 milyar dolara geriledi. Bu rakam, Temmuz 2022 sonrasındaki en düşük rakam olarak kayıtlara geçti. Net rezervler ise aynı hafta 4,2 milyar dolarlık bir düşüşle -4,4 milyar dolara indi. Bu, tarihte görülen en düşük net rezerv rakamı olarak kaydedildi.

Swap hariç net rezerv de geçen hafta 0,2 milyar dolarlık düşüşle -60,5 milyar dolara düştü. TCMB'nin yılbaşında 50,9 milyar dolar olan brüt altın rezervi, 26 Mayıs itibarıyla 41,9 milyar dolara geriledi.

Bu durum, özellikle seçim öncesinde döviz kurlarını kontrol altına almak ve döviz piyasalarında istikrarı sağlamak için Merkez Bankası'nın rezervlerini kullanma stratejisinin bir sonucu olarak görülüyor.

Bu dönemde, yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatında da 7 milyar dolarlık bir düşüş yaşandı. Ancak, yabancıların hisse senedi piyasasından çekilmesine rağmen, tahvil piyasasına hala ilgi gösterdiklerini görüyoruz.

Önümüzdeki dönemde, Merkez Bankası'nın rezerv stratejisi ve bu stratejinin döviz kurları üzerindeki etkileri üzerine dikkatle durulması gerekiyor. Bu durum, özellikle seçim sonrasında döviz piyasalarının istikrarını sağlamak ve finansal piyasalarda güveni sürdürmek için hayati öneme sahip olacak. TCMB'nin rezervlerini bu kadar hızlı bir şekilde tüketmesi, bir yandan döviz kurlarının stabilizasyonu için gerekli olabilirken, diğer yandan bankanın gelecek dönemde karşılaşabileceği olası dış şoklara karşı savunmasız kalabileceği endişesini de beraberinde getiriyor.

Rezerv kaybının ekonomi üzerindeki etkisi de göz önünde bulundurulmalıdır. Rezervlerin azalması, yabancı yatırımcılar ve uluslararası finans kuruluşları tarafından genellikle ekonomik riskin bir göstergesi olarak algılanır. Bu nedenle, Merkez Bankası'nın bu kadar hızlı rezerv kaybı, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan güvenini zedeleyebilir ve bu durum, döviz kurları üzerinde daha fazla baskı oluşturabilir.

Ayrıca, döviz rezervlerinin düşüşü, iç talebin de zayıflamasına neden olabilir. Rezervlerin azalması genellikle döviz kurlarında yükselişe neden olur ve bu durum, ithalat maliyetlerini artırarak tüketici harcamalarını olumsuz etkiler. Bu durum, ekonomik büyüme üzerinde de negatif bir etkiye sahip olabilir.

Öte yandan, bu durumun aynı zamanda Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflemesi çabaları üzerinde de bir etkisi olabilir. Döviz kurlarındaki artış genellikle ithal mal ve hizmetlerin fiyatlarının yükselmesine yol açar ve bu da enflasyonist baskıları artırır. Bu durum, Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflemesi çabalarını zorlaştırabilir.

Sonuç olarak, Merkez Bankası'nın rezerv kaybının hem iç hem de dış ekonomik dinamikler üzerinde önemli etkileri olacaktır. Bu durum, özellikle seçim sonrası dönemde, hem ekonomik politikaların yönünü belirlerken hem de yatırımcı güvenini korurken dikkate alınmalıdır.

Haber: Elif Demirci - Bolunet İçerik Yöneticisi