Kılıçdaroğlu'nun Zor Günleri: Dokunulmazlık Mı, Hesaplaşma Mı?
Kim demiş adaletin kılıcı kesmez diye? İşte gördünüz! Şimdi kılıç dokundu, hani derler ya, kılıç artık kınından çıktı. Evet, evet; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığı kalkıyor. Seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu, yargılanabilir hale geliyor. Şimdi bu nasıl oldu, neden oldu diye merak ediyor olabilirsiniz.
Biliyorsunuz 2016 yılında yapılan Anayasa değişikliği ile milletvekillerinin dokunulmazlığı bir anda kalkmıştı. Şimdi Kılıçdaroğlu'nun 2016'dan kalanlarla birlikte bugüne kadar savcılık tarafından hazırlanan dosyaları yönünden bir kez daha dokunulmazlığı sona eriyor.
Peki, Kemal Bey ne yapacak? Şimdi onun için zor günler başlıyor.
Ama bekleyin, bir saniye! Unutmayın, bizim demokrasimizde bir şey daha var: Hukuk! Bu hukuk, Kılıçdaroğlu'nun yargılanmasına da izin veriyor. Evet, hakaret, tehdit ve iftira iddiaları var. Fakat biliyoruz ki, bizim adalet sistemi suçlu olana ceza, masum olana koruma sağlar. Kılıçdaroğlu da bu korumanın altında.
Öyle ya da böyle, Kılıçdaroğlu'nun başını belaya sokan dosyalar arasında "21 Soruda FETÖ'nün Siyasi Ayağı" broşürü de var. Bakalım bu broşür, Kılıçdaroğlu'na ne tür sonuçlar getirecek.
Biraz ironiyle sonlandırayım: Dile kolay, 40 dosya! İşte tam da bu yüzden, her gün biraz daha fazla anlıyorum ki, siyasette dokunulmazlık mı daha önemli yoksa hesaplaşma mı, gerçekten bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey var ki; politika her zaman sürprizlerle dolu. Ve belki de en önemlisi, kılıcın keskin tarafının nerede olduğunu asla bilemezsiniz!
Belki de bizim Kılıçdaroğlu'nun adında bir işaret var; belki de kılıcın keskin tarafı aslında onun elinde. Ya da belki de değil. Ancak unutmayın, siyaset bir maratondur ve maratonda son sözü her zaman finiş çizgisini geçen söyler!
Evet sevgili okurlar, işler çıkmaza girmiş gibi görünüyor. Dokunulmazlık, siyasetçinin kendisini ifade etmesini, ülkeyi yönetmesini, kararlarını savunmasını sağlayan bir nevi koruma kalkanıdır. Fakat bu kalkanın altında kişinin hukuka aykırı işler yapması da söz konusu olmamalıdır. İşte burada dokunulmazlık konusu biraz bulanıklaşıyor.
Kılıçdaroğlu'nun durumuna dönersek, şimdi önünde büyük bir engel var. 40 dosya! Dosyaların içerikleri bir yana, bu kadar dosya yargılandığında geçecek süre de önemli bir faktör. Hâkimin önüne serilecek olan bu evrak yığını, hukuki sürecin ne kadar süreceği konusunda belirleyici olacak.
Bakalım Kılıçdaroğlu'nun hukuk savaşı nasıl sonuçlanacak? Hukuk sistemimiz, savcının "suç unsuru" bulduğu fezlekeleri, dava süreçlerini ve sonuçları hızlı ve adil bir şekilde işleyebilecek mi?
Şunu unutmamak lazım ki, her ne kadar siyasetin dünyası çetin olsa da, herkesin hukuk önünde eşit olduğu bir gerçek. Bu, bir demokrasinin temel ilkelerinden biri. Hukukun üstünlüğüne olan inancımızı yitirmemeliyiz.
Kılıçdaroğlu'nun başını ağrıtan "21 Soruda FETÖ'nün Siyasi Ayağı" broşürü, belki de tüm bu süreçte en dikkat çeken dosya. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Fethullah Gülen'in fotoğrafının kullanıldığı bu broşür, Kılıçdaroğlu'nun hedefine ulaşıp ulaşamayacağı konusunda belirleyici olabilir.
Evet, Kılıçdaroğlu'na zor günler geliyor. Ancak unutmamak gerekir ki, siyasetin labirentinde çıkış her zaman vardır. İnancım odur ki, bu durum hem Kılıçdaroğlu'nun hem de Türkiye demokrasisinin gücünü test edecektir.
Yolun sonu ne olursa olsun, bu sürecin tüm taraflar için adaletle sonuçlanmasını umuyorum. Çünkü unutmayın, demokrasi hukuka dayanır ve hukuk da adalet üzerine kuruludur. Bizler de, bu hukuk ve adalet çerçevesinde, gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizler için önemli olan, hangi siyasi görüşte olursak olalım, adaletin herkes için eş.
Şimdi sevgili okurlar, unutmayalım ki bizlerin adaletten beklentisi ne olursa olsun, hukukun işleyiş süreci, belirlenen kurallar ve yargı süreçlerine göre ilerler. Bu süreçte Kılıçdaroğlu'na düşen, doğru savunmasını yapmak ve hukuki süreci takip etmektir.
Dokunulmazlık kalktığı an, Kılıçdaroğlu'nun üzerindeki iddiaları aklanmak için hukuki sürece girmesi kaçınılmaz olacak. Bu, aslında bir bakıma demokrasimizin güzelliğini ve hukuk sistemimizin işleyişini gösterir. Adaletin olmadığı bir ülke, halkının üzerine kara bir bulut gibi çöker. Bu yüzden hukuki süreçlerin işlemesi, demokratik bir ülkede yaşamanın en temel haklarından biridir.
Kılıçdaroğlu'na yöneltilen iddialar konusunda ne düşünürsünüz bilmiyorum. Ancak şunu bilmenizi isterim ki, Kılıçdaroğlu'nun suçlu olup olmadığına karar vermek bizim görevimiz değil. Bizim görevimiz, bu süreci objektif bir şekilde takip etmek, doğru bilgilerle kamuoyunu bilgilendirmek ve demokratik sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesine katkı sağlamaktır.
Yine de, yargı sürecinin sonuçlarını beklerken, bu sürecin Türkiye'nin siyasi tarihinde önemli bir yer tutacağına inanıyorum. Bu durum, ülkemizin hukuk sistemi, demokrasisi ve politik atmosferi üzerinde önemli bir etki yapacak.
Sonuç ne olursa olsun, Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması süreci, Türkiye'nin demokratik süreçlerine ve hukukun üstünlüğüne olan inancını test ediyor. Bizler de bu süreci, adaletin sağlanması ve doğruların ortaya çıkması umuduyla yakından takip etmeye devam edeceğiz.
Evet, dokunulmazlık kalktı, ancak unutmayın ki hukuk kalkanı her zaman var. Adalet mülkün temelidir ve umarım bu süreçte adalet yerini bulur. Bu süreçten çıkarılacak derslerle, umarım Türkiye daha güçlü ve daha demokratik bir ülke olur. Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle...
Benzer Haberler
GAZİ YAMANER'DEN KKTC'NİN 41 YILINA DUYGUSAL BAKIŞ… BoluNet
Hemşehrimiz Burak Cop Halk TV'de İstanbul'daki Barınma Krizini Değerlendirdi!... BoluNet
Kayyum Atamaları Üzerine Halk Ne Düşünüyor? ...BoluNet
10 Kasım'da Bir Ulus Gözyaşlarını Tutabilecek Mi?… BoluNet
Kayyum ve Demokrasi Çelişkisi: Halkın İradesi Tehlikede mi?... BoluNet
Anne ve baba adayları bu kampta bilinçlendirildi ...BoluNdet
CHP'den Kayyum Tepkisi: Esenyurt Meydanında Ne Mesaj Verildi? ...BoluNet
Türker Ateş: Halkın İradesine Yönelik Siyasi Oyunları Görüyoruz …BoluNet