Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

"Neden Ben?" Diyenlere: Başarı ve Sıkıntının İki Yüzü

Birçok insan zor anlarda, kendi üzerine neden bu kadar çok olumsuzluk yağdığını sorgular. "Neden ben?" Bu soru, genellikle acının, hüsranın ve hayal kırıklığının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Ancak hayatta tüm duygusal tepkilerimizi, sadece olumsuz anlarla sınırlıyor muyuz?

Bunu düşünmek için, Wimbledon'da kazanan ilk siyahi tenis şampiyonu, efsanevi Arthur Ashe'in hikayesini ele alalım. Ashe, bir kan nakli sonucunda AIDS'e yakalandı ve bu durumu öğrenen bir hayranı, ona neden böyle bir şeyin başına geldiğini sordu. Ashe'in cevabı, hem derin bir öz-farkındalığa hem de hayata dair bilgece bir yaklaşıma işaret ediyordu. Hayatındaki parlak anlarda "neden ben?" diye sormamıştı. Peki o zaman, karanlık anlarında neden bu soruyu sorması gerektiğini düşünüyordu?

Bu, birçok insanın unuttuğu, hatta farkında bile olmadığı bir perspektiftir. Hayatımızda meydana gelen olumlu olaylar ve başarılar genellikle şans, kader ya da kendi yeteneklerimiz olarak görülürken, olumsuz olaylar genellikle dışsal faktörlere, başkalarının hatasına ya da kötü talih olarak atfedilir.

Ancak gerçekte, hem iyi hem de kötü zamanlarda aynı evrende yaşıyoruz. Her iki durumda da, aslında bize sunulan fırsatlar ve dersler var. Olumsuz durumlarla karşılaştığımızda "neden ben?" diye sormak yerine, bu durumdan öğrenebileceğimiz nedir diye sormamız daha yapıcı bir yaklaşım olacaktır.

Bir şaman atasözü der ki: "Ders sen devam edinceye kadar, sen öğreninceye kadar devam eder." Hayatın bize sunduğu dersleri öğrenmek için, bu zorlukları fırsat olarak görmeliyiz. Bunu yapmak için, başarılarımızı kutlarken de aynı soruyu sormamız gerekiyor: "Neden ben?"

Hayatın dengesini anlamak, hem olumlu hem de olumsuz anlarda aynı şükran ve öğrenme isteğiyle yaklaşmak demektir. Bu yaklaşım, hayatın zorluklarına ve güzelliklerine daha bütünsel ve olumlu bir bakış açısı kazandıracaktır.

BOLUNET