Halkın Cebindeki Yangın Büyüyor, Peki Çözüm Nerede?... BoluNet
14

GERÇEK ENFLASYON: SOKAKTA HİSSEDİLEN İLE RESMİ SÖYLEMLER ARASINDAKİ BÜYÜK UÇURUM

 

Resmi Enflasyon ile Halkın Hissedilen Enflasyonu Arasındaki Fark

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ocak 2025'te yıllık enflasyonun %42,12 olarak açıkladı. Buna karşılık bağımsız ekonomistler tarafından Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), aynı dönemdeki yıllık enflasyonu %81,01 olarak hesapladı. Aradaki devasa fark, insanların gerçek enflasyon ile resmi verileri arasındaki uyumsuzluk gözler önüne seriliyor.

Bağımsız araştırmalara göre, özellikle dar gelirlinin temel gıda enflasyonu %86,2'ye ulaşmış durumda. Bu oran, TÜİK'in açıkladığı enflasyon verilerinin neredeyse iki katını tekabül ediyor. Ekonomistler, açıkladığı enflasyon rakamların kamunun güvenilirliğini giderek kaybettiğini ve piyasa gerçekleri ile örtüşmediğini dile getiriyor.

 

Pazarda, Markette ve Sokakta Hissedilen Gerçek Enflasyon

Sokakta mikrofonun uzatıldığı vatandaşlar, TÜİK'in açıkladığı enflasyon oranlarının hayat gerçekleriyle bağdaşmadığını belirtiyor.

  • 60 yaşında bir emekli B.D.: "Emekli maaşımla pazara gidiyorum, üç beş sebze alıp dönüyorum. TÜİK'e göre enflasyon yüzde 42 ama bizim bütçemize göre en az yüzde 150! Eskiden peynirin kilosu 90 liraydı, şimdi 250 lira. Nerede yüzde 42 enflasyon?"
  • Asgari ücretiyle çalışan bir işçi S.E.: "Piyasada her gittiğimizde etiketler değişiyor. Maaşımız 22 bin oldu ama fiyatlar yüzde 100 arttı."

Özellikle temel gıda maddeleri, kira ve enerji giderleri halkın belini büken yaygın kalemler olarak öne çıkıyor. Bir yıl içinde:

  • Et ürünleri %120,
  • Süt ve süt ürünleri %95,
  • Ekmek ve unlu mamuller %80 oranda zamlandı.

Bu rakamlar, resmi enflasyonun çok üzerinde bir hayat pahalılığının yaşandığını gösteriyor.

 

Kiralar ve Konut Krizi: Barınmak Lüks Hale Geldi

Enflasyonun en yıkıcı etkilerinden biri konut ve kira fiyatlarında hissediliyor. TÜİK'in açıkladığı ortalama 12 aylık TÜFE verilerine göre, Şubat 2025 itibarıyla kira artış oranı %56,35 olarak belirlendi. Ancak büyük şehirlerdeki kira artışları, resmi tutarların çok daha üstünde seyrediyor. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropollerde yeni kiraya çıkacak bir vatandaşın karşılaştığı fiyat artışı %100'ü aşıyor.

Örneğin İstanbul'da geçen yıl 18.000 TL olan bir dairenin kirası bugün 35.000 TL seviyelerine çıkmış durumda. Bu, orta gelirli aileler için barınmayı neredeyse imkansız hale getiriyor. Üniversite öğrencileri, yeni evlenen çiftler ve dar gelirli kesimler için konut krizi derinleşiyor .

 

Sağlıkta Artan Maliyetleri, Azalan Erişim

Türkiye'deki ekonomik kriz sadece mutfak masrafları ve kiraları değil, aynı zamanda sağlık hizmetlerine erişimi de doğrudan etkiliyor. Devlet hastaneleri ve özel hastanelerin sunduğu sağlık hizmetleri, vatandaşın cebini zorlayan bir yapıya ulaştı.

Hükümet ve Sağlık Bakanlığı, "sağlık koşulları herkes için erişilebilir ve sürdürülebilirdir" demekte;

Ancak,

  • Devlet hastanelerinde randevu krizi: Bazı servislerde aylar sonrasına bile randevu bulunamıyor.
  • Özel hastanelerde Fiyatlar uçtu: Binlerce liraya varan ameliyat ücretleri ortaya çıktı.
  • İlaç fiyatları hızla yükseliyor: 2025 tedavi fiyatlarına yapılan zam oranı %60'ın üzerine çıktı.

Özellikle dar gelirli için sağlık hizmetleri lüks hale gelmeye başladı. Devlet hastanesinde tedavi olmak isteyenler randevu sırasında ve özel hastanelere gidenler ise  muayene ücretlerini karşılayamayacak durumda.

Sağlık hizmetlerine erişimdeki bu zorluklar, halkın en temel haklarından biri olan sağlık hizmetini tehdit ediyor. Sağlık sistemindeki aksaklıkların giderilmesi ve vatandaşın mağduriyetinin azaltılması için acil önlemlerin alınması her geçen gün daha fazla dile getiriliyor.

 

Söylemler ve Gerçekler

Hükümetin enflasyon konusunda iyimserlik uygulamaları devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı bir açıklamada "Enflasyon yıl sonunda istenilen seviyeye inecek" demişti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise 2025 yılı sonunda enflasyonun yüzde 20'nin üzerinde inmesini hedeflediklerini belirtti.

Ancak bağımsız ekonomistler bu tahminlere dair şüphelerle birleşiyor. Uzmanlar, faiz politikalarının ve kamu harcamalarının kontrol altına alınmaması halinde enflasyonun düşüşü görmenin zor olduğunu ifade ediyorlar. Üstelik 2025 yılında yapılacak yeni zamlar ve mali düzenlemelerle birlikte, fiyat artışlarının süreceği öngörülüyor.

Öte yandan enflasyon verileriyle ilgili tartışmaların odağında TÜİK'in güvenilirliği de tarışılmaya devam ediyor. Ekonomistler ve muhalefet partileri, resmi bilgilerin piyasa gerçeklerini yansıtmadığını ve enflasyon rakkamları ile halkın fiyat artışlarının göz ardı edildiğini savunuyor.

 

Sonuç: Halkın Alım Gücü Azalıyor, Gelecek Endişesi Büyüyor

Türkiye'de enflasyon, artık sadece ekonomik bir veri kalmak dışında herkesin günlük hayatnı doğrudan etkileyerek, yaşam standartlarını düşüren bir krize dönüşmüş durumda.

  • Emeklilerin maaşlarıyla geçinemez hale geldi.
  • Asgari ücretliler ay sonunu getiremiyor.
  • Konut krizi , gençlerin ev sahibi olma hayallerini suya düşürdü.
  • Temel gıda fiyatlarındaki artış, mutfak masraflarını uçurdu.

Resmi makamların açıklamaları ile kişilerin yaşadığı enflasyon arasındaki derin uçurum, ekonomik güveni zedeliyor. Sokaktaki vatandaş için enflasyonun rakamlarla değil, piyasada kasaya gidildiğinde ödediği tutarla ölçüldüğünü söylemek yanlış olmaz.

Önümüzdeki süreçte enflasyonla mücadelede atılacak adımlar, vatandaşın güvenini kazanmak adına kritik önem taşıyor.


BoluNet 

q

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

w

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği

Main Colors:‎