Ekranların Efendileri ve Suskunluğun Çığlığı
222

Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın sosyal medyada söz düellosu:

Erdoğan, "Sayın Kılıçdaroğlu TRT'deki açıklamasında bizim terör örgütleriyle görüşmeler yaptığımızı söylüyor. Sayın Kılıçdaroğlu bunu ispatlayamazsan namertsin. Biz terör örgütleriyle görüşmede değil onları inlerinde vurmakla görevli olduk" sözlerine karşı:

Kılıçdaroğlu, "Sadece görüştüğünü söylemiyorum Erdoğan, sen teröristlerin hamisisin! Madem kanıt istiyorsun, meydan okuyorum sana. Kendi televizyonun TRT’de, bu akşam, yarın ya da Cumartesi günü çık karşıma. Senin teröristlerle işbirliği yapan bir namert olduğunu herkese ispat edeceğim!" dedi.

Erdoğan ise Kılıçdaroğlu'nun kendisine yaptığı canlı yayın teklifine şöyle yanıt verdi. "Bizi televizyona çağırıyorsun. Şöhret olmak istiyorsun. Sana şöhret minderi vermeye niyetimiz yok. Milletimizin duruşu gayet açıktır ve değişmemiştir." diyerek TRT'de yapılması talep edilen televizyondaki düelloya çıkmayı reddetti.

Sözün Özü ise; Ekranların Efendileri ve Suskunluğun Çığlığı

"Şövalyelerin meydanı" ya da "demokrasinin arenası" olarak kabul ettiğimiz seçim sürecinin bir parçası olan liderlerin televizyon karşılaşmaları, son dönemlerde malum siyasetin kutuplaştırıcı tonu ve meydan okumaların bütün çirkinliği ile yüzleşmemize sebep oldu. Ne yazık ki, bu canlı yayın meydan okumaları, özünde sağlıklı bir tartışma zemini olması gereken bir süreci, münazara yerine şov arena yarışına döndürüyor.

Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik canlı yayın meydan okuması, tam da bu konunun en çarpıcı örneklerinden biri. Özünde sağlam bir konuyu, medyanın ve siyasetin göz önünde dövüşe döndürmek adeta sirkü bir numara dönüştürüyor.

Kılıçdaroğlu, "Senin teröristlerle işbirliği yapan bir namert olduğunu herkese ispat edeceğim!" diyerek meydan okudu. İddia ciddi, meydan okuma iddialı. Fakat Erdoğan’ın cevabı, Kılıçdaroğlu'na "şöhret minderi" vermeye niyetinin olmadığını belirtmek oldu. Seçmenin duruşunun gayet açık ve değişmeyeceğini ifade etti. Yani, kısacası tartışmaya girmeye gerek duymadı.

Peki, burada ne oldu? Halkın önünde bir konuyu tartışmayı reddeden bir lider görüyoruz. Bir siyasi figür, bu tür bir çağrıyı reddettiğinde, demokratik tartışmanın nerede olduğunu sormak hakkımız olmalı.

Kuşkusuz, bu bir şov değil, bir tartışma olmalı. Ancak bir tartışma, farklı seslerin, iddiaların, fikirlerin ortaya konulduğu bir alan demektir. Erdoğan’ın teklifi reddetmesi, bu tartışma alanını daraltmaktan başka bir şey değildir. Tartışmanın değerini ve anlamını görmezden gelen bir lider, ne kadar halkın tercihlerini göz önünde bulundurduğunu iddia ederse etsin, demokratik bir sürecin gerekliliklerini yerine getirme noktasında eksik kalıyor demektir.

Herkesin merakla beklediği bu TV düellosu olmayacak mı? Şimdiye kadar yapılan açıklamalardan anladığımız kadarıyla, maalesef hayır. Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nun meydan okumasını reddetmesi, belki de en çok halkın bilgi alma hakkına zarar verdi. Bir konunun, bir iddianın, doğru olup olmadığını, yüz yüze bir münazara ile daha net bir şekilde anlayabilirdik. Ancak, Erdoğan'ın, Kılıçdaroğlu'nun bu meydan okumasını reddetmesi, gerçekleri daha fazla gölgeliyor.

Ama belki de bu, liderlerin televizyon karşılaşmalarının doğasını sorgulamamız için bir fırsat. Bu tartışmalar, genellikle bir şova dönüşme eğilimindedir. Peki, bir şova dönüşmek yerine, bunları daha fazla bilgiye, daha fazla anlayışa ve daha fazla seçim bilincine yol açabilecek bir platform haline getiremez miyiz? Bir tartışma, çekişmeli ve çatışmacı olmak zorunda değil. Aksine, bir tartışma, en iyi haliyle, farklı görüşlerin bir araya gelip karşılaştığı, çeşitli iddiaların sorgulandığı ve tüm tarafların daha fazla bilgi ve anlayış kazandığı bir süreç olabilir.

Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasındaki bu televizyon düellosu, bizi daha çok bir kick-boks müsabakasına dönen siyaset arenamızı sorgulamaya davet ediyor. Eğer amacımız gerçekten halka daha fazla bilgi sağlamak ve onların bilinçli seçim yapmalarına yardımcı olmaksa, belki de bu tartışma formatını yeniden düşünmemiz gerekiyor.

Sonuç olarak, belki de gerçek sorun, Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a meydan okuması ya da Erdoğan'ın bu meydan okumayı reddetmesi değil, tartışma formatımızın kendisi. Bu, demokrasiyi daha da güçlendirecek bir tartışma ortamı oluşturma şansını kaçırıyoruz. Her seçim, bir fırsattır. Fırsatlar kaçar, ama tarih yazılır. Kim bilir, belki bir sonraki seçimde daha sağlıklı bir tartışma ortamı göreceğiz. Bu, tüm Türkiye'nin umudu.

Haber: BOLUNET

 

br

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

narin

Puan Durumu

Takım OM G M P
1 GS  Galatasaray 5 5 0 15
2 FB  Fenerbahçe 5 4 0 13
3 BJK  Beşiktaş 4 3 0 10
4 İBFK  Başakşehir 5 3 1 10
5 EYP  Eyüpspor 5 2 0 9

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği