Düğün Konvoylarında Havada Uçuşan Kornalar Ne Zaman Bitecek?... BoluNet
Trafikteki gereksiz korna kullanımı, özellikle hastane ve okul gibi hassas bölgelerde toplumsal huzuru tehdit eden bir sorun olmaya devam ediyor. Yasalar ve cezalar var olsa da, uygulamadaki yetersizlikler bu sorunun sürmesine neden oluyor. Toplumsal bilinç oluşturmak, vatandaşların gürültü kirliliğine karşı daha duyarlı olmalarını sağlamak için şart. Yetkililerin etkin müdahalesi, daha sessiz ve huzurlu şehirler yaratma konusunda önemli bir adım olacaktır.
Trafikte Duyarsızlık: Kornaların Sesi Mi, İnsanlığın Sessizliği Mi?
Türkiye’nin sokakları yıllardır bir melodiyi çınlatıyor; hastanelerin önünde patlayan kornalar, düğün konvoylarının klakson gösterileri, ve sünnet arabalarının caddeleri yankılandıran çığlıkları. Ancak bu “melodi”, sadece gürültüden ibaret. Yasal mevzuatlar, trafik kuralları ve kamu düzenini sağlama amaçlı uygulamalar olmasına rağmen, bu korna terörüne karşı ne vatandaşın duyarlılığı ne de yetkililerin müdahalesi yeterli düzeyde. Yıllardır devam eden bu toplumsal gürültü kirliliği, sadece şehirlerin değil, aynı zamanda bireylerin sessizliğine de işaret ediyor.
Gürültü Kirliliği ve Yasal Mevzuatlar
Trafik Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde, özellikle hastanelerin, okulların ve ibadethanelerin bulunduğu yerlerde gereksiz yere korna çalmanın yasak olduğu belirtiliyor. Türk Ceza Kanunu’nun 123. maddesi ise kişilerin huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültü çıkaranların ceza alabileceğini belirtiyor. Dahası, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği, belirli ses limitleri getirerek, özellikle kamuya açık alanlarda gürültü sınırlarını net bir şekilde çiziyor. Ama kim dinliyor?
Trafik cezalarına baktığımızda, gereksiz yere korna çalan sürücüler için para cezaları belirlenmiş. Ancak bu cezalar çoğu zaman caydırıcı değil. 2024 yılı itibariyle 436 TL olarak belirlenen bu ceza, düğün konvoylarının bir parçası olarak havalı kornayı çalmak için ödediği mazot parasının bile altında kalıyor.
Konvoy Terörü: Kutlama mı, Göstermelik Gövde Gösterisi mi?
Düğün ve sünnet konvoyları, bir kutlamadan çok, sanki trafikte üstünlük sağlama yarışına dönüşmüş durumda. Şehir içindeki düğün arabalarının klakson çalarak kilometrelerce yol alması, bir mahalle arasında başlayan gürültü terörünün tüm şehri etkisi altına aldığı bir gösteriye dönüşüyor. Bu durum, sadece trafikte seyreden diğer sürücülerin değil, hastanede tedavi gören hastaların, yeni doğmuş bir bebeğin ya da huzur arayan bir yaşlının hayatına müdahale anlamına geliyor.
Düşünsenize, yeni doğan çocuğunuza sessiz bir ortamda huzur vermek isterken dışarıdan gelen yüksek korna sesleri, bebeğinizi korkutuyor. Ya da ameliyattan yeni çıkmış bir hastanın iyileşme süreci, düğün konvoyunun çıkardığı bu gürültüyle kesintiye uğruyor. Konu düğünse, toplum olarak bu sorunu görmezden geliyoruz. Ne de olsa, düğün bir sevinç, herkesin bir hakkı var diyoruz. Peki ya huzur? O da herkesin hakkı değil mi?
Yetkililer Ne Yapıyor?
Trafik ekipleri, zaman zaman bu tür konvoyları durdurarak ceza kesiyor. Ancak çoğunlukla bu müdahaleler sembolik kalıyor. Konvoylar yine yollarda, hastanelerin, ibadethanelerin ve okulların önünden geçerken, havalı kornalar çalmaya devam ediyor. Yasa ve mevzuatlar var, ancak uygulanmıyor. Olan sadece yazıda kalıyor.
Burada sorgulanması gereken bir diğer önemli aktör ise belediyeler. Özellikle şehir içindeki düğün salonlarına ruhsat veren, şehir planlamasını yapan ve kamu düzeninden sorumlu olan yerel yönetimlerin bu gürültü kirliliği karşısındaki sessizliği dikkat çekici. Düğün salonlarının hastane gibi hassas alanların yakınlarına ruhsatlandırılması, bu gürültünün kaynağına çomak sokmaktan kaçındıklarını gösteriyor.
Peki, Vatandaş Ne Yapıyor?
Gürültüye tahammül etmeyi öğrenen bir toplum haline geldik. Korna sesi hayatımızın bir parçası oldu. Vatandaş olarak duyarsızlaşmamız, bu sorunun daha da büyümesine neden oluyor. Hastane önünde klakson çalan bir arabayı uyardığımızda, çoğu zaman "Ne var, düğünümüz var!" cevabını alıyoruz. Bu anlayış, toplumsal duyarlılığın ne kadar zayıfladığını gösteriyor. Bu konuda şikayetçi olanlar ise ya susturuluyor ya da görmezden geliniyor.
Çözüm Nedir?
Gürültü kirliliğine karşı caydırıcı cezaların arttırılması gerektiği ortada. Ama daha da önemlisi, toplumsal bilinç oluşturulması gerekiyor. Sadece cezalarla bu sorunun çözülemeyeceği aşikar. Özellikle düğün ve sünnet gibi toplumsal kutlamaların daha duyarlı bir şekilde yapılması konusunda farkındalık kampanyaları düzenlenmeli. Ayrıca, belediyeler düğün salonlarını şehir içinden çıkartarak bu gürültü problemini hafifletebilir.
Sonuç olarak, hem vatandaşlar hem de yetkililer, toplumsal duyarlılığı ve kamu düzenini sağlama konusunda adım atmalı. Kornaların sesi, insanlığımızın sessizliğini bastırmamalı. Türkiye, sadece gürültülü sokaklarıyla değil, aynı zamanda huzur arayan bireyleriyle de var. Huzurlu bir toplum yaratmak, sadece yasalarla değil, toplumsal vicdanla mümkündür.
Bu haber BoluNet'ten!
Bolu'nun ve Gündemin nabzını tutun!
BoluNet'te en güncel ve çarpıcı haberler sizi bekliyor: www.bolunet.com.tr
Benzer Haberler
2 katlı ahşap ev alev alev yandı ...BoluNet
Seyir halindeki otomobilde yangın ...BoluNet
Erpiliç’in tavuk yüklü kamyonu devrildi: 1 yaralı...BoluNet
Park halindeki otomobilde yangın çıktı ...BoluNet
Cipin çarptığı minibüs karşı şeride savruldu: 1 yaralı ...BoluNet
Otomobil ters yönden gelen motosikletle çarpıştı: 2 yaralı ...BoluNet
Kafede şüpheli çanta paniği ...BoluNet
Bolu’da iki araç çarpıştı: 2 yaralı...BoluNet