Dev Zamlarla Birlikte Memur ve Emekli Maaşları Nasıl Değişti?

Son dönemin en büyük memur ve memur emeklisi maaş zammı, tüm Türkiye'yi bir heyecan fırtınasına sürükledi. En düşük memur maaşının 22 bin liraya, memur emekli maaşının ise 15 bin 320 liraya yükselmesi, yaşam standartlarında bir yükselişi beraberinde getirecek. Ancak, ekonomik adaletin sağlanması ve enflasyonun kontrol altına alınması hedeflerimizi unutmadan, bu durumun diğer emekli grupları ve Türkiye'nin genel ekonomik durumu üzerindeki etkisini dikkatle izlemek gerekiyor. Çünkü, her zam bir sonraki enflasyonun tohumlarını eker. Ekonomi, bir denge sanatıdır ve herkesin yüzünü güldürmek için dikkatlice yönetilmesi gerekir.

Merhaba okurlar, bugün sizlere yüzyılın en muazzam maaş artışından, dolayısıyla nesiller boyu anlatacağımız bir hikâyeden bahsedeceğim. Bu hikâye, çay ocağından hükümet konağına, üniversite koridorlarından emekli derneklerine kadar herkesi sarmalayan, tüm Türkiye'yi adeta bir zam maratonunun içine iten bir hikâye.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan'ın duyurusuyla, en düşük memur maaşı tam 22 bin lira olmuştu. Bu rakam, sadece bir zamanlar dudak uçuklatan asgari ücretin neredeyse iki katı. Bunun üstüne memur emekli maaşı da 15 bin 320 liraya yükselmiş. Dolayısıyla, Türkiye'de çalışan memur veya emekli memur olmanın değeri bu yıl itibarıyla tarihin en yüksek seviyesine çıktı.

Ama şimdi, bu tarihi zammın sonuçlarını, yansımalarını düşünmekten kendimi alamıyorum. Hemşirenin maaşı 30 bini aşacak. Polis memuru, cebinde 33 bini bulacak bir maaşla görevine devam edecek. Hani o bekçi amcamız vardı ya, maaşı 27 bin 579 lira olacak. Bu rakamlar, yıllardır hayalini kurdukları düşük faizli konut kredisiyle ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürebilir, çocuklarına daha kaliteli bir eğitim sunma fırsatı sağlayabilir veya belki de bir otomobile sahip olmanın yolunu açabilir. Bu zamlar, memur ve emeklilerin hayat standartlarını yükseltecek. İyi haber mi? Elbette, iyi haber. Ancak bu durumda bile bazı kıstaslar göz ardı edilmemeli.

Hani derler ya, her şeyin bir bedeli vardır diye. Eğer enflasyon oranlarında kontrolsüz bir artış yaşanırsa, bu maaş artışları bizi çok da ileriye götürmeyebilir. Unutmayalım ki, her zam bir sonraki enflasyonun tohumlarını eker. Şimdilik memurlar ve emeklilerimiz için yüzleri güldüren bu zam oranları, inşallah gelecekte onları üzmez.

Evet, belki bazılarımız için bu maaşlar yüksek gibi görünebilir. Ancak, bu zamlarla birlikte yükselen hayat standartlarının ve enflasyonun ne kadarını karşılayabileceğini zaman gösterecek. Unutmayalım ki, maaşlar yükselirken hayat pahalılığı da aynı hızla artmaya devam edebilir. Şimdilik, bu adımın Türkiye'nin geleceği adına olumlu bir sinyal olduğunu söyleyebiliriz.

Peki ya SSK ve Bağ-Kur emeklileri ne olacak? Enflasyon oranı, aradaki fark yüzde 16 civarında olacak. Refah payı artışı da olduğu zaman bu yüzde 30’u bulacak. Ancak bu zam oranı da memur emeklilerine yapılan zam kadar cömert olmayacak. Yani, zenginler daha zengin hale gelebilirken, daha düşük maaş alan emeklilerin yaşam standartları yine aynı kalabilir. Bu durum, emekli aylığı 7 bin 500 liranın üzerinde olanlar için geçerli.

Sonuç olarak, zam oranlarına bakıldığında, memur ve memur emeklileri açısından sevinçli bir dönem yaşanıyor. Ancak bu durumun Türkiye'nin genel ekonomik durumu üzerinde nasıl bir etkisi olacağını ve diğer emekli gruplarının bu durumdan ne şekilde etkileneceğini yakından izlemek gerekiyor. İşin özü, ekonomik adaletin sağlandığı, tüm çalışanların ve emeklilerin hayat standartlarının arttığı, enflasyonun kontrol altında tutulduğu bir Türkiye hayalimiz var. Ve umarım, bu zam maratonu, bu hayale bir adım daha yaklaştırır bizi.

Aydın Karataş