Cumhuriyetin Yüzüncü Yılı ve Atatürk'ün Vizyonu: Ahmet Şerafettin Yamaner ile Tarihi Bir Yolculuk....BoluNet
Ahmet Şerafettin Yamaner'in Cumhuriyetimizin 100. yılına dair kapsamlı yazısı, Atatürk'ün vizyonunu ve Cumhuriyetin getirdiği devrimleri derinlemesine ele alıyor. Yamaner, bu özel yılda ülkemizin birlik ve beraberliğinin ne kadar kıymetli olduğunu vurguluyor. Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini hatırlatarak, Cumhuriyetimizin canlar pahasına kurulduğunu ve her bir vatandaşımıza eşit haklar ve özgürlükler sunduğunu belirtiyor. Cumhuriyetimizin 100. yılında, Ahmet Şerafettin Yamaner'in derinlemesine yazısıyla Atatürk'ün vizyonu ve Cumhuriyetin getirdiği devrimler ön plana çıkıyor. Bu özel yılda, ülkemizin birlik ve beraberliği için Atatürk'ün ilkelerini hatırlamak ve yaşatmak her zamankinden daha önemli.
Atatürk ve Cumhuriyetin 100. Yılı: Ahmet Şerafettin Yamaner'in Gözünden Türkiye
Bugün sizlere, Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümüne özel olarak Emekli Piyade Kurmay Binbaşı ve TESUD Bolu Şube Başkanı Ahmet Şerafettin Yamaner tarafından kaleme alınmış olan kapsamlı ve duygu yüklü bir yazı sunuyoruz. 2023 yılı, Türkiye Cumhuriyeti için tarihi bir öneme sahiptir. Bu yıl, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetimizin yüzüncü yılıdır.
Yamaner'in bu değerli yazısı, Cumhuriyetin kuruluş sürecini, Atatürk'ün vizyonunu ve devrimlerini detaylı bir şekilde ele alıyor. Özellikle genç nesiller için bu yazı, tarihi ve kültürel mirasımızı anlamak adına büyük bir fırsattır. Cumhuriyetin kuruluşu, milletimizin birlik ve beraberliğini sağlayan, aynı zamanda modern Türkiye'nin temellerini atan bir döneme işaret eder. Yamaner'in yazısı, bu birlik ve beraberliği, ayrıca Cumhuriyetin getirdiği devrimleri vurgulayan önemli unsurlar içermektedir.
Bu yazı, sadece tarihi bir döneme ışık tutmakla kalmıyor, aynı zamanda Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere, vatan için canını feda eden tüm şehitlerimizi anma ve onlara duyduğumuz saygıyı ifade etme fırsatıdır.
Ahmet Şerafettin Yamaner'in bu değerli yazısını sizlerle paylaşırken, Cumhuriyetimizin 100. yılını coşku ve gurur içinde kutlamanızı dilerim.
Bir Asırlık Cumhuriyet: Ahmet Şerafettin Yamaner'in Atatürk ve Devrimler Üzerine Yazısı
ATATÜRK VE CUMHURİYETİN YÜZÜNCÜ YILI
(29 EKİM 1923 – 29 EKİM 2023)
"Benim en büyük eserim Cumhuriyettir."
"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
Mustafa Kemal ATATÜRK
Aradan tam 100 yıl geçti. Atatürk'ün ilan ettiği ve ilk cumhurbaşkanı seçildiği Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayakta.
Kökler sağlam olursa gövde ve dallar göklere kadar yükselir. Atatürk'ün Cumhuriyeti; yoksul, perişan, cahil, yılgın, moralsiz ve emperyalizmle kuşatılmış ve kışkırtılmış bir topluluktan önce "birlik," sonra "ordu," ardından bir millet yaratmıştır.
Ruslar 1878'de Yeşilköy'e, Bulgar ordusu 1912'de İstanbul'un son savunma hattı olan Çatalca'ya dayandı. 1915'te İngilizler, Çanakkale üzerinden İstanbul'a uzanmak istedi. Mustafa Kemal'in engellediği bu girişim, 1918'de hiçbir engelle karşılaşmadan gerçekleşti.
22 İngiliz, 12 Fransız, 17 İtalyan ve 4 Yunan gemisinden oluşan müttefik donanması İstanbul'a demirledi. O gün Mustafa Kemal de geri çağırıldığı İstanbul'daydı. Yanında bulunan Cevat Abbas Gürer'e, "Geldikleri gibi giderler," dedi. Gürer ümitsizliğini unutup, "Size nasip olacak, siz varken biz bunları kovacağız Paşam," dedi. Mustafa Kemal gülümsedi.
Mustafa Kemal'i askeri gücünden yoksun bıraktıkları gibi yetkisiz de bıraktılar. Çok sevdiği askerlik görevinden istifa etti. Keramet üniformada değildi; onun dehasıyla vatanını ve milletini sevmesi, milletinin de onu sevmesindeydi.
Anadolu'nun nüfusu 9.229.000 idi; bunun 5.750.000'i kadın, geri kalanı yaşlı erkek, hastalıklı, sakat ve çocuktu. %95'i okuma yazma bilmeyen, eğitimden yoksun bir Türk milleti.
Ekonomik hayatımız içler acısıydı; kapitülasyonlar belimizi bükmüştü. Osmanlı'dan bize kalan sadece dört fabrika vardı: Hereke İpek Dokuma, Feshane Yün İplik, Bakırköy Bez ve Beykoz Deri fabrikaları.
Donanma emperyalistlerin isteği üzerine Haliç'te çürütülmüştü; köylü topraksızdı, sapanı ve öküzü yoktu. Doğuda Cumhuriyetle de, insanlıkla da bağdaşmayan aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni vardı.
1919 yılında başlayıp 1927 yılına kadar kendisinin ve silah arkadaşlarının çalışmalarını; vatanı nasıl kurtardıklarını ve Cumhuriyeti nasıl kurduklarını 36,5 saat Meclis'te anlatarak bilgilerini belgelerle sundu.
Cumhuriyetin değerini anlamak için onun ne şartlarda, nelere rağmen ve ne pahasına bu günlere getirildiğini bilmek gerekir.
Zorlu savaş yıllarının yenilgisiz komutanı Mustafa Kemal Paşa, Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından sonra geldiği İstanbul'da Padişah Vahdettin ile görüşmesinden sonra, "O gün anladım ki padişahlar milletin kaderini değil, ancak şahısların huzurunu düşünürler," dedi.
"O gün Türkiye'yi ancak Cumhuriyetin kurtaracağına iman ettim," diyerek bu iman ve inançla Samsun'a çıkıp Milli Mücadeleyi başlatmıştır.
Atatürk'ü sevmek; onu tanımak ve anlamakla olur. Cumhuriyet tarihini öğrendikten sonra ve devrimlerinin öncesini, amaçlarını ve getirdiklerini değerlendirdikten sonra Türkiye'nin parçalanması için sahnelenen ve bugün de devam eden uluslararası ve iç oyunlara Türkiye'nin çıkarlarına karşı girişilen planlara karşı ülkesini seven hiçbir Türk'ün seyirci, duyarsız kalacağı düşünülemez.
Sakarya savaşından önce, 5 Ağustos 1921'de Başkomutanlık görevini almasını müteakip 7-8 Ağustos günlerinde yayınladığı Tekalif-i Milliye (Milli Vergiler) başlıklı 10 emrin yurttaşların yiyecek ve giyecekleri ile ilgili kalemlerinin el konulan kısımlarını içeren iki emirde "Bedeli sonradan ödenmek üzere el koydum," ifadelerine yer verilmiş olup bu sözler aynen yerine getirilmiştir.
Başkomutan Mustafa Kemal'in komutasında 26 Ağustos 1922 tarihinde başlattığı Büyük Taarruz'la düşman denize dökülmüştür.
Yeni devletin başkentinin ve merkezi güvenli bir yer olan Ankara olması, 13 Ekim'de Meclis'te "oy çokluğu" ile kabul edildi.
Mustafa Kemal, 28 Ekim gecesi Çankaya'da İsmet Paşa (İnönü) ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı. "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz," diyerek kararını açıkladı.
Anayasa değişikliği üzerinde İsmet Paşa ile çalışarak kanun teklifine, "Türkiye Devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir," kaydını ekledi.
29 Ekim 1923 saat 18.45'te yaptığı toplantıdan sonra 20.30'da "Yaşasın Cumhuriyet" heyecanı ve alkışları ile Cumhuriyet kabul edildi.
Saat 20.45'te TBMM'nin 159 üyesi Cumhurbaşkanı seçimine katıldı. Atatürk, 158 oyla Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı seçildi. (42 yaşındaydı.) Çekimser bir oy Atatürk'ün kendi oyu idi.
Ertesi gün (30 Ekim), Atatürk İsmet İnönü'yü ilk Başbakan olarak görevlendirdi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hükümeti kuruldu.
O tarihte yürürlükteki Anayasaya göre Bakanlar Kurulu, TBMM tarafından ayrı ayrı ve gizli oyla seçilmekteydi.
Bu durum, seçimde zorluklar çıkartıyor ve uyumlu bir kabine oluşturulmasını engelliyordu.
Oysa içinde bulunduğumuz koşullarda devrimleri gerçekleştirecek uyumlu bir kabineye ihtiyaç vardı.
Atatürk, bu hukuki zorluğu Cumhuriyeti ilan ederek giderdi.
Egemenlik kayıtsız şartsız millete verilerek imparatorluk yönetimi son bulmuştur.
Ulusumuzun Kurtarıcısı ve bugünkü yaşantımızın mimarı Mustafa Kemal; Türkiye'nin siyasal yapısını değiştirmenin ilk adımını Saltanatın Kaldırılması ile attı. (1 Kasım 1922)
Türkiye Cumhuriyeti, vatan evlatlarının canları ve kanları pahasına kurulmuş, Cumhuriyet sistemi ile tüm vatandaşlara Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı seçme ve seçilme hak ve ödevi verilmiştir.
Atatürk, dine ve dindara değil; din aktörlerine karşı gelmiştir.
1919 yılında Amasya Vaizi Abdurrahman Kamil Efendi, "Bu paşa başka paşa, bildiğimiz paşalardan değil; memleketin kurtuluşu buradadır," demiştir.
Atatürk, Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi'ye, "Baba, bu işte muvaffak olmak da var, olmamak da var. İnşallah olacağız. Eğer olamazsak, bizi asarlar, kelle gider, ne dersin?" dedi.
Abdurrahman Kamil Efendi, "Hey oğul, sen ki genç yaşında başını vatan ve millet uğruna feda etmişsin. Koy benim bu ihtiyar kelle de senin uğruna feda olsun," dedi.
Vaiz Efendi, 13 Haziran 1919 Cuma günü Amasyalılara vatanın içinde bulunduğu durumu anlattı. Yanında Müftü Hacı Hafız Tevfik Efendi ve diğer vatandaşlar vardı. Otuz bin kişi dinledi.
Atatürk için "Çanakkale Kahramanına yol açın," diye gürledi.
"Size Hazreti Ömer gibi bir Başbuğu tanıtıyorum. Vatanın durumunu anlatacağım," diye vaazına başladı.
Atatürk, tarikatların, cemaatlerin, din istismarcılarının dini kendi kontrollerine almalarını engellemek için 3 Mart 1924'te Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kurdu.
Halkın dini gerçekleri hiçbir aracıya ihtiyaç duymadan anlaması için kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'i ve sağlam hadis kaynaklarını Türkçeye tercüme ettirdi.
Elmalılı Hamdi Yazır'ın Kuran tefsiri tercümesi ve Buhari'nin hadis kaynağını onlarca takım bastırarak ülkemizin dört bir yanına ücretsiz olarak dağıttırmıştır.
Türk ulusumuzun kurtarıcısı ve bugünkü yaşantımızın mimarı Mustafa Kemal; Türkiye'nin siyasal yapısını değiştirmenin ilk adımını Saltanatın Kaldırılması ile attı. (1 Kasım 1922)
Türkiye Cumhuriyeti, vatan evlatlarının canları ve kanları pahasına kurulmuş, Cumhuriyet sistemi ile tüm vatandaşlara Milletvekili, Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı seçme ve seçilme hak ve ödevi verilmiştir.
Bu güzel ülkeyi bizlere emanet eden, başta büyük devlet adamı, büyük asker Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitlerimizi rahmetle anar, yaşayan gazilerimize ve vatanseverlerimize sağlıklı uzun ömürler dilerim.
Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 100. yılı kutlu olsun. 29 Ekim 2023
Ahmet Şerafettin Yamaner
Em.P.Kd.Bnb.
TESUD Bolu Şube Başkanı
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı
Cumhuriyetin Yüzüncü Yılında Atatürk'ün İzinde: Ahmet Şerafettin Yamaner'in,
Kapsamlı ve derinlemesine yazısını okuduktan sonra, Cumhuriyetimizin 100. yılının ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Yamaner, Atatürk'ün vizyonunu, Cumhuriyetin getirdiği devrimleri ve bu toprakları bizlere vatan kılan şehitlerimizi unutmamamız gerektiğini vurguluyor.
Bu özel yılda, Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesini hatırlayarak, ülkemizin birlik ve beraberliğinin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlamalıyız. Yamaner'in de belirttiği gibi, Cumhuriyetimiz canlar pahasına kurulmuş, her bir vatandaşımıza eşit haklar ve özgürlükler sunmuştur.
Bu vesileyle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyor; Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü en içten dileklerimizle kutluyoruz.
BoluNet, Bolu'nun Nabzını Tutuyor!
Benzer Haberler
GAZİ YAMANER'DEN KKTC'NİN 41 YILINA DUYGUSAL BAKIŞ… BoluNet
Hemşehrimiz Burak Cop Halk TV'de İstanbul'daki Barınma Krizini Değerlendirdi!... BoluNet
Kayyum Atamaları Üzerine Halk Ne Düşünüyor? ...BoluNet
10 Kasım'da Bir Ulus Gözyaşlarını Tutabilecek Mi?… BoluNet
Kayyum ve Demokrasi Çelişkisi: Halkın İradesi Tehlikede mi?... BoluNet
Anne ve baba adayları bu kampta bilinçlendirildi ...BoluNdet
CHP'den Kayyum Tepkisi: Esenyurt Meydanında Ne Mesaj Verildi? ...BoluNet
Türker Ateş: Halkın İradesine Yönelik Siyasi Oyunları Görüyoruz …BoluNet