Çerez Parası Tartışmasının Kahramanı Şimşek, Yeni Göreviyle Sahada!

Tersine Dönüş, Maliye'nin 'İngiliz' Yolculuğu ve Kıyıda Köşede Kalmış Bir Söz Dizisi

Nisan ayıydı, benim hala orijinal bir espri bulamamış olmam gibi, ülkemiz ekonomisi de kendi dibini bulma konusunda epey zorlanıyordu. Fakat bugün, en üst kademelerde bir değişiklik gerçekleşti ve eskiden bir İngiliz vatandaşı olarak nitelenen, yani geçmişte 'İngiliz pasaportlu adam' diye adlandırılan Sayın Mehmet Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak atandı.

Bir noktada, eski Bakan Nureddin Nebati, "Sen kimsin ya, beni İngiliz vatandaşı bir maliyeci ile karşılaştıracaksın" diye haykırmıştı. Şimdi ise, gururunu bir kenara bırakıp, Şimşek'e "hoş geldin" demiş. İşte bu, bizim deyimimizle tam bir 'U' dönüşüdür, yani bir turşunun ekşiliğinden daha ekşi bir U dönüşü.

Ve sonra, Devlet Bahçeli'nin eski günlerden hatırladığımız bir sözü aklıma geldi. "Kiralık şahıs" demişti Şimşek için. Fakat her ne kadar Bahçeli'nin bu yorumu biraz ağır kaçsa da, yeni Hazine ve Maliye Bakanı'nın 'kiralanabilecek' kadar değerli olabileceğini kabul etmeliyiz. Sonuçta, aradığımız bir döviz kurtarıcısı değil mi? Bir 'kiralık' kahramanın hikayesi gibi duruyor.

Yeni Bakanın yaptığı açıklamalar da bir hayli ilginç: "Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönmekten başka bir seçeneği kalmadığını" söylüyor. Demek ki bir dönemler İngiliz pasaportu taşıyan bir kişi bile ekonomimizi sağlam bir zemine oturtmanın önemini anlamış. İngiliz pasaportundan daha iyi bir güvence olabilir mi?

İktidar, "Faiz sebep, enflasyon netice" şeklinde özetlenebilecek safsatasını ve ucube Türkiye modelini hala savunuyor. Ancak Şimşek, bu safsataların "akıl dışı", "aklın kurallarına dayanmayan" olduğunu ifade ediyor. Bir kırılma anı olduğunu söylüyor, "epistemolojik kopuş" dediği. Bu kopuşu kabul edip kabul etmeyeceğini merakla bekliyoruz.

İşin en ironik yanı ise, iktidarın geçmişte 'dolandırmakla' suçladığı bir ismi, yeni Hazine ve Maliye Bakanı olarak ataması. Dışarıdan para bulsun diye atanmış bir bakanın, geçmişte aynı kadronun eleştiri oklarının hedefi olmuş olması. Bu, acı bir kahkahadan başka neyle karşılanabilir ki?

Ancak burada söz konusu olan şey, bir kişinin geçmişteki ifadeleri veya bugünkü duruşu değil, bu ülkenin ekonomik sağlığıdır. İşsizlik ve hayat pahalılığı karşısında milletimizin ne yapacağına karar vermesi gereken zaman geldi. Acaba iktidar, irrasyonel politikaların, safsataların ve akıl dışı uygulamaların sahibi olarak millete ne diyecek?

Sayın Bakan'a sorulması gereken soru ise şu: Bu rezaletin hesabı kimden sorulacak? Bu saatten sonra, tek bir cevabı olabilir: Hepimizden. Ve belki de bu, herkesin kendi dibini bulduğu an olacak.

Özür dilerim, Sayın Şimşek. Göreviniz zor, belki de önceden bilmediğiniz bir şekilde. Ancak bir gün, aynı insanların sizin hakkınızda neler söylediğini unutmayacağınızı umuyoruz. Belki de onlar bile bu sözleri unutmuştur. Ama unutturmayacağız. Bu, bizim mesleklerimizin gereği. Siz işinizi en iyi şekilde yapmaya çalışırken, biz de gerçekleri hatırlatmaya devam edeceğiz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Halkbank'ı dolandırmaya çalışıyorlar" ifadesi de hafızalarımıza kazınmış durumda. Bakalım Sayın Şimşek bu durumu nasıl idare edecek? Bankayı dolandırmaktan suçlanan bir kişi, şimdi ekonominin dümenine geçti. Bu ironi, dilimize pelesenk olmuş bir özdeyişle "sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" atasözünü akla getiriyor. Kendisini suçlayanlardan biriyle birlikte çalışmanın getireceği gerilim, Şimşek’in dışarıdan para bulma misyonunu ne kadar etkileyecek, hep beraber göreceğiz.

Unutmayın, seçim sandığından çıkan sonuçlar sadece bir yönetimin değil, toplumun da aynasıdır. Öyleyse, biz toplum olarak neyi tercih ederiz? İktidarı eleştiren ve daha sonra iktidarın bir parçası olan bir bakanı mı, yoksa iktidarın irrasyonel politikalarının sonuçlarını mı? Yeni Bakan'ın 'akıl dışı' uygulamaları nasıl ele alacağını merakla bekliyoruz.

Bundan sonraki süreçte, belki de yılmadan ve yorulmadan 'hakikatin peşinden gidenlerin' dediği gibi, daha iyi bir ekonomiye doğru ilerlemek için tüm uğraşlarımıza değer olacaktır. İyi şanslar Sayın Şimşek, sizinle beraber ülkemizin de iyi şanslar dilerim. Sonuçta, bir geminin içindeyiz ve o gemi batarsa hepimiz suya düşeriz.

Dipnot: Sayın Şimşek'in görevi devraldığı eski Bakan Nebati'nin de bir gün aynı 'İngiliz pasaportlu adam' ifadesiyle anılacağını hatırlatırım. Bu da bir U dönüşü. Görünen o ki, hayatın ironisi ve döngüsü, politik arenada da kendini gösteriyor. Gelecekte neler olacağını tahmin etmek zor, ama en azından bir şey kesin: Ülke olarak daha iyi bir gelecek için hepimizin bir arada çalışmamız gerekiyor.

Ekonomik arenada olan bu değişimler, herkesin dikkatini çekiyor. Mehmet Şimşek'in Hazine ve Maliye Bakanı olarak atanması ve bu süreçteki söylemler, gelecek adına önemli bir dönüm noktası olabilir. Ancak bu dönüşün nasıl yönetileceği ve Türkiye'nin ekonomik geleceği adına hangi adımların atılacağı büyük önem taşıyor.

Görevi devraldığı eski Bakan Nebati'nin söylemleri ve Şimşek'e yöneltilen eleştiriler, belki de bir dönemin sonunun ve yeni bir dönemin başlangıcının habercisi. Ancak tüm bu gelişmelerin Türkiye ekonomisi için ne anlama geldiğini görmek için daha fazla beklememiz gerekiyor.

Elbette, unutmamak gerekir ki, politik arenada yaşanan her değişim, bir toplumun da yansımasıdır. Sonuç olarak, biz toplum olarak neyi tercih ederiz? Bu sorunun yanıtı, Türkiye'nin ekonomik geleceğini belirleyecek.

İşin özeti:

Birkaç Mısra da, Birkaç Kıta da.

Kaldı mı? Bir Hoş Seda!

Bir Umut, Bir Beklenti.

Mehmet Şimşek, geldi sahneye tekrar,

Bakanlık koltuğu, kimi zaman tatlı bir dert var.

Eski sözler hafızalardan silinir mi acaba?

Hani "İngiliz pasaportlu" derken, biraz abartılmış olabilir mi laf-ı güzaf?

Kiralık adam dedikleri, şimdi ekonominin başında,

Kimi zaman politika, kendine has bir sahna.

Belki U dönüşü, belki de yeni bir başlangıç,

Sonuçta herkesin gözü ekonomideki bu durağanlık.