Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Seçimlerin eşiğinde, iktidarın bu kadar saldırgan ve baskıcı olabileceğini kim tahmin edebilirdi? Ama Kaftancıoğlu'nun AKP İstanbul İl Başkanlığı önünde bırakmayı planladığı siyah çelenk, iktidarın adaletsizlik ve haksızlıkla ne kadar uzun süre yol alabileceğinin sembolü haline geldi.

Bırakılan bu çelenk, daha fazla bir dava sembolü; onun üzerinde yazanlar değil, Kaftancıoğlu'nun söylediği sözler ve ifade ettiği duygular hafızalarda yer ediyor. O, bir ülkenin adalet, hukuk, demokrasi ve özgürlük umutlarını temsil ediyor. Bu çelenk, toplumun tüm kesimlerine sesleniyor: "Birlikte durabiliriz. Adalet ve dürüstlük uğruna direnebiliriz."

Kaftancıoğlu'nun ifade ettiği gibi, iktidarın tutumu, en basit ifadeyle, demokrasinin ve adaletin korkunç bir karikatürü. Devletin tüm imkanlarını kullanarak, basın özgürlüğünü, ifade hürriyetini ve düşünce çeşitliliğini engellemeye çalışıyorlar. Montaj kasetler, sahtekarlık ve halkın gerçeklerden uzak tutulması, demokrasi ve insan haklarının düpedüz ayaklar altına alınmasıdır.

Bu durum, toplumun tüm kesimlerini endişelendiriyor ve öfkelendiriyor. Bu durumda, Kaftancıoğlu'nun çıkışı, halkın bu öfkesini ve endişesini dile getiren ve adalet talebini haykıran güçlü bir ses olmuştur.

Sonuç olarak, Kaftancıoğlu'nun çelengi ve onun sözleri, bize, toplum olarak daha adil, daha eşitlikçi ve daha açık bir demokrasi için durma ve sesimizi yükseltme gerekliliğini hatırlatıyor. Bu, sadece bir parti veya bir liderin meselesi değil, tüm Türkiye'nin meselesidir.

Belki de bu nedenle, o çelenk oraya bırakılamadı. Belki de iktidar, o çelengin neyi temsil ettiğini çok iyi biliyordu: İtiraz, direniş, adalet ve özgürlük umudu. Bunlar, iktidarın baskılarına rağmen hiçbir zaman kaybolmayacak değerlerdir.

Çünkü biz, Kaftancıoğlu'nun da belirttiği gibi, kötülüğü asla affetmeyeceğiz. Millet affetmeyecek, tarih affetmeyecek. Ve belki de en önemlisi, kendimize affetmeyeceğiz. Kötülüğü, adaletsizliği ve haksızlığı görmezden gelen bir toplumun, gerçek anlamda ilerleme ve gelişme kaydedemeyeceğini biliyoruz.

O yüzden, Kaftancıoğlu'nun sesine katılmak, sesimizi yükseltmek ve adaletsizliğe, haksızlığa ve kötülüğe karşı durmak bizim önceliğimiz olmalı. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, demişler. Biz, susmayacağız. Kötülüğü, haksızlığı, adaletsizliği, yalanları görüp de susan bir toplum olmayacağız.

Türkiye'nin rutubetli karanlığına bırakılmayacağına dair Kaftancıoğlu'nun sözlerine de katılmamak elde değil. Bu karanlıktan çıkmak, aydınlığa kavuşmak, daha adil, daha özgür, daha demokratik bir Türkiye'yi inşa etmek için, birlik olmalıyız, birlikte olmalıyız. Bu zorlu yolu birlikte yürümeliyiz.

Unutmayın, çünkü bu vatan toprağına göz dikenlere, kendisini cehenneme layık görenlere, karşı iyilikle birleşerek, umudu sofrasına katık ederek kurtulduğunu. Biz de, tıpkı Kaftancıoğlu'nun yaptığı gibi, kötülüklere karşı durmaya, iyiliği ve adaleti savunmaya devam edeceğiz. Bu, sadece bizim değil, tüm Türkiye'nin sorumluluğudur.

Bu durumda, sözlerimizi bitirirken, tüm bu tartışmalar ve çatışmalar arasında, belki de hepimizin hatırlaması gereken bir atasözü var: "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır." Bu, hem iktidarı hem de muhalefeti hatırlatmaktadır ki, haksızlık karşısında sessiz kalan, haksızlığı onaylar. Bizler, bu haksızlıklara sessiz kalmayacağız, çünkü adaletin sesi olmaya devam edeceğiz.

Sonuç olarak, siyah çelenk, adaletsizliğe, haksızlığa ve kötülüğe karşı bir simge, bir direniş sembolüdür. Sesimizi yükseltmeliyiz, çünkü susarsak, bu kötülükler artık sadece bir siyasi partiye veya bir lidere ait olmaktan çıkar, hepimize ait olur. Bu nedenle, Kaftancıoğlu'nun çelengini ve sözlerini unutmamalı, onların sesine katılmalı ve Türkiye'nin daha iyi bir gelecek inşa etmesi için gereken her şeyi yapmalıyız.

Haber: BOLUNET