Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Bir Bardak Çayla Gelen Komedi: Bolu'da Absürd Bir Gerçeklik

Bolu'da bir bardak çayın, bırakın parasının ödenmesini, bütün bir şehrin gündemini nasıl altüst ettiğini duymamış olabilirsiniz. Ancak anlatacağım bu hikâye, modern zamanlarda bile küçük bir olayın nasıl büyük yankılar uyandırabileceğinin kanıtıdır. Hani şu "bardağı taşıran son damla" derler ya, işte bu hikâye tam da bunun gibidir. Hem de bir bardak çayın koca bir gölü nasıl dalgalandırabileceğinin ironik ve trajikomik öyküsü.

Bir Bardak Çayla Başlayan Komedi

Her şey, müzik çaların sesinin kısılması ricasıyla başladı. Kim derdi ki bu masumane talep, kısa sürede bir bardak çayın parasının ödenmemesi gibi büyük bir meseleye dönüşecek? Uğur Denizhan, kendi halinde bir vatandaş olarak, bu olaylar zincirinin başrolünde yer aldı. Ancak bu rol, kendisine büyük bir sorumluluk da yükledi: Şehrin iletişim eksikliklerini gözler önüne sermek. İnsanın aklına gelmiyor değil, böylesi bir komediye tanıklık etmeden yaşlanmak nasıl olurdu?

Bir Toplumun Aynası: Aziz Nesin’i Aratmayan Olaylar

Denizhan, hikâyenin başladığı noktada basit bir talepte bulunduğuna emindi. Fakat, olaylar öyle bir hal aldı ki, Aziz Nesin bile kalkıp bunları yazmak isterdi. Durumun saçmalığını fark eden Denizhan, yaşananları mizahi bir dille kaleme aldı ve şehrin eksikliklerini ortaya koydu. Bir bardak çayın üzerinden ilerleyen bu hikâye, Bolu'da yaşanan küçük bir eksikliğin, büyük bir karmaşaya nasıl dönüştüğünü gözler önüne serdi.

İletişim Eksikliğinin Böylesi: Bolu Belediyesi ve Vatandaş

Bu ironik olayın kahramanı, bir yandan kamu hizmeti almak için sıradan bir vatandaştan beklenen nezaketi sergilerken, diğer yandan Bolu Belediyesi’nin Halkla İlişkiler Birimi ile iletişim kurmakta karşılaştığı güçlükleri de yaşadı. Telefonların oradan oraya yönlendirilmesi, basit bir talebin bir türlü yerine getirilememesi, bir bardak çayın dahi ödenemeyecek kadar karmaşık bir mesele haline gelmesi... Twain olsa, bu noktada kalemi eline alır ve “Ciddiyet ve aptallık arasındaki sınırın ne kadar ince olduğunu fark etmeyenler, hayatta çok şey kaçırmış olurlar,” derdi.

Vatandaşın Tepkisi: Sorun Bir Bardak Çay Değil

Olaylar halk arasında da geniş yankı uyandırdı. Zira bir bardak çayın parası, aslında şehrin derinlerinde yatan daha büyük iletişim eksikliklerinin simgesi haline gelmişti. Her ne kadar bu, basit bir çay parası gibi görünse de, Bolu halkı bu olay üzerinden kamusal hizmetlerdeki aksaklıkların ciddi boyutlara ulaşabileceğini gördü. Bunu fark eden Denizhan, olayları bir hikâye gibi değil, toplumsal bir uyanış çağrısı gibi yazdı.

İşte Uğur Denizhan'ın kaleme aldığı yazısı:

"Bir bardak çay

Altı üstü bir müzik çaların sesinin kısılması talebinin döne dolaşa bir bardak çayın parasının ödenmemesine kadar evrilmesini, nasıl ettik eylediysek, üç gün içerisinde, ben de dahil hep birlikte elbirliği ile şapadanak becerdik.! Ve Böylece Rahmetli Aziz Nesin’in o hikâyeleri neden yazdığını anlamış da olduk ki bu evrimleşmenin kazanımı da bu olsa gerek.

Eh o halde: umarım bundan sonraki süreçlerde bu kazanımı faydaya çevirip durduk yerde lüzumsuz müsamereler sergilemeyiz. Seyircilerin yadırgayacağı müsamereler için enerji harcamak, aklı başında insanların işi değildir. Aklı başında insanlar olarak bizler olabildiğince sakinleşip, dinleyip anlayıp, eğip bükmeden “eksiklikleri nasıl gideririz” üzerine yoğunlaşmalıyız. Şayet bunu becerirsek inan olsun ki bir bardak çayın parası gayet kolay..! Not edeyim: O bir bardak çayın parasını ben ödemesem dahi (iki bizzat belediye binasına giderek ödedim bildiğimiz 10 TL yi)i benim adıma ödeyecek onlarca insan evladı var ki bir bardak çay parasını dert etmeyin lütfen. Ayrıca Baktınız hasbelkader ödeyen olmadı Tanju beye durumu anlatırsanız, eminim bir bardak çay parasının lafını ettirmez ve kendi cebinden öder..! Mesela işletmeci A.Ş. nin Yönetim Kurulu üyelerinden biri olan Mustafa abi de öder..! Baktınız Sosyal Demokratlardan hayır yok ödemiyorlar bir bardak çayın parasını, vallahi de billahi de Belediye Meclis Üyelerinden Nadi bey öder.!

Sayın arkadaşlarım, görevliler, müdürler, amirler; Başında da söylediğim gibi bu benim kişisel sorunum değil, ben o kafede çay içmem başka bir kafede çay içer kendi sorunumu çözerim. Bu sizlerin de kişisel sorununuz değil, bu kamusal bir sorun… O halde bu soruna hep birlikte çözüm bulacağız. Esasen dikkatlice vurguladığım şekliyle ortada bir sorun da yok, sadece basit bir eksiklik var. Bana düşen de vatandaş olarak bu eksikliği sizlere iletmekti ve iletmeye çalıştım çabaladım fakat ilk aramamda Halkla İlişkiler Birimi ile görüşmek istediğim halde telefonun ucundaki arkadaşların beni basit bir şikayetçi olarak mimleyerek, oraya buraya yönlendirmeleri açıkçası ciddiyetsizlikti. Hatta Alo 155 aramamı öneren parlak fikirli bir muhterem bile vardı içinizde… Şikâyetçi bir davranış sergilemeden, eksikliği izah ederek bildirmeye çalışmıştım hepsi buydu lakin durumu travmaya çeviren sizler oldunuz, lütfen bunu kabul edin ve topu oraya buraya atmayın. (Dip Not: Beni işletme müdürüne ve Alo 155’e yönlendiren arkadaşlar emin olun ki sizin parlak fikir ve çözüm önerilerinize ihtiyacım yok..! İhtiyacınız olduğunda o parlak fikirleri siz kendiniz için kullanın.)

Hülasa lafın kısası ariflere söylenir. Uzatmanın kimseye faydası yok.

Bolumuzun güzelliği adına eksiklikleri beyan eden bir vatandaşa verdiğiniz ödül için teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim."

Uğur Denizhan

Sonuç: Bolu’nun Güzel Yarınları İçin Bir Ders

Denizhan’ın bu ironik hikâyesi, Bolu halkına ve yöneticilerine bir ders niteliğinde. Şehrin güzelliği adına, küçük eksikliklerin bile büyük bir krize dönüşebileceğini gösteren bu olay, aynı zamanda bir çözüm arayışının da başlangıcı olabilir. Belki de bu hikâye, Bolu'da bir bardak çay üzerinden başlayan iletişim eksikliklerinin son bulmasına vesile olur. Ve böylece, bir daha asla bir bardak çay meselesi, koca bir şehrin gündemini meşgul etmez.

Bu haber BoluNet'ten!

Bolu'nun ve Gündemin nabzını tutun!

BoluNet'te en güncel ve çarpıcı haberler sizi bekliyor: www.bolunet.com.tr