Bir Zamanların Doğal Zenginliği, Bugünün Kirlilik Sembolü: Gerede Çayı ...BoluNet
Gerede Çayı, bir zamanlar gençlik anılarının, doğal güzelliklerin ve bölgesel olarak oluşmuş geçim kaynağının simgesiydi. Ancak şimdi ki hali bir utanca dönüşüyor. Doğaya verilen zarar ile yaşamanın değerini bize öğreten bu çay, artık yokluğunda. Gerede Çayı'nın eski haline kavuşması için tüm vicdan sahibi insanları bir araya gelmeye çağırıyoruz. Birlikte mücadele ederek, hem geçmişimizi hem de geleceğimizi kurtarırız. Çünkü Gerede Çayı, yalnızca bir su akıntısı değil; bir yaşam, bir tarih ve bir umut içerir. Gelin, bu hikayeyi yeniden yazalım!
"Gerede Çayı: Bir Zamanların yaşam kaynağı, Şimdi Kirliliğin Pençesinde ve Geleceğe Bıraktığımız Felaket"
GEREDE ÇAYI
BİR ÇOCUKLUĞUN MASALI,
BİR NESLİN KÜLTÜRÜ VE MANEVİ DEĞERLERİ
Gerede Çayı… Bir zamanlar bu çay, sadece bir su akıntısı değil, bir hayat kaynağı, bir kültür mozaiği ve bir çocukluk cennetiydi. 1950’lerden 1990’lara kadar bu bölgede büyüyen her çocuğun anılarında, çayın serinliği, suyunun şırıltısı ve kenarında geçirilen o eşsiz günlerin izi vardır.
Zenginlik, deniz kenarlarına tatillere gitmekle ölçülürken, biz gariban köylü çocukları ve gurbetteki işçi çocukları yaz tatillerini köyde, Gerede Çayı’nın kenarında geçirmeyi iple çekerdik. Çünkü bu çay, bizim için denizden, sahillerden, büyük şehirlerden daha değerliydi. Çayın kenarında oynamak, balık tutmak, yüzme öğrenmek... Her biri bizlere hayatı öğreten anılar oldu.
İlkler Hep Çayda Başladı.
Gerede Çayı, çocukluğumuzun öğretmeni gibiydi. Çoğumuz yüzmeyi ilk kez burada öğrendik, balık tutmanın sabrını burada kazandık. Çay, bir okuldu adeta. İnsanlar doğaya saygıyı, ihtiyacından fazlasını almamayı, suyu kirletmenin günah olduğunu yine burada öğrenirdi. "Yaş kesen, baş keser, Suya tuvaletini yapmak günah" diyen büyüklerimiz, doğaya karşı nasıl duyarlı olunması gerektiğini bizlere miras bıraktı.
Çayın kıyısında oynanan futbol maçları, aile piknikleri, komşularla yapılan sohbetler… Çayın kenarında geçen zamanlar, modern dünyada parayla satın alınamayacak bir huzur ve mutluluk sunardı. Öğretmen sınıfta "Pikniğe nereye gidelim?" diye sorduğunda, hep bir ağızdan "Çay kenarına!" diye bağırırdık.
Farklı Köy Okulları çay kenarına piknik, gezi düzenler bölgede bulunan tüm köy çocukları çay kenarında kaynaşır ve sosyalleşirdi.
Çünkü, çay kenarları doğal yemyeşil çayır olurdu.
Susayınca, eğilir suyundan
İçilirdi.
Bereketin ve Doğallığın Yurdu
Gerede Çayı, sadece çocukların değil, yöre halkının da geçim kaynağıydı. Çayın çevresinde sebze bahçeleri vardı; herkes kendi ürününü yetiştirir, ihtiyaç fazlasını bazı insanlar pazarda satardı. Çayın suyunu seven mandalar sayesinde elde edilen manda kaymağı, sofralarımızın baş tacıydı. Bugün "lüks köy kahvaltısı" adıyla sunulan her şey, o dönem sofralarımızın sıradan parçalarıydı: tereyağı, bal, kaymak, doğal ekmek ve balık…
Eskiden, köyde her şey paylaşılırdı. Süt, yoğurt, peynir ve diğer köy ürünleri asla satılmaz, misafirlere hediye edilirdi. "Komşunun ineği yoksa, bizinkinden götürüp veririz" anlayışı hâkimdi. Bu, sadece maddi bir yardımlaşma değil, aynı zamanda kalpten gelen bir misafirperverlikti. İnsanlar arasında paylaşımın, yardılaşmanın en doğal haliydi.
Çay aynı zamanda inşaatlar için kum, yakacak için kavak ve söğüt kaynağıydı. İnsanlar kendi ihtiyaçlarını doğadan alır, ama doğaya zarar vermeden yaşarlardı. Yardımlaşma ise yaşamın doğal bir parçasıydı. Birinin yardıma ihtiyacı varsa, komşular imece usulüyle hemen yardıma koşardı.
Çaya İnmek: Çamaşır Yıkama Geleneği
Gerede Çayı, sadece çocukların ve büyüklerin değil, köydeki kadınların da yaşamında önemli bir yer tutardı. Kadınlar, çamaşırlarını yıkamak için çaya inerdi. Bu, köydeki bir gelenekti; "Çaya inmek" çamaşır yıkamak anlamına gelirdi. Çok eski bir gelenek olduğu için, köylerde çamaşırhaneler bulunurdu ve kadınlar çamaşırlarını yıkayacakları zaman "Çaya iniyorum!" derlerdi. Çayın kenarındaki bu ritüel, sadece temizlikle ilgili bir iş değil, aynı zamanda kadınların bir araya gelip sohbet ettiği, birbirleriyle paylaşımda bulunduğu, dayanışma gösterdiği özel bir zaman dilimiydi.
Maneviyat devri bitti, para kazanma devri başladı.
Şimdi ise köylerde bir köy ekmeğini, bir litre sütü bile parayla alıyoruz. O eski dayanışma ve karşılıksız ikramlar yerini maddiyatın soğuk duvarlarına bırakmış durumda. Oysa eskiden bir kahve içimi bile, insanlara bir araya gelme, paylaşma fırsatı sunardı. Her şey doğal, sade ve gerçekti.
Bir Zamanlar Cennet, Şimdi Bir Utanç
Bir zamanlar hayat dolu olan Gerede Çayı, bugün maalesef kirlilikle anılır hale geldi. Oysa bu çay, sadece bir neslin değil, bu toprakların ruhuydu. Başka yerlerde küçücük bir dere bile ekoturizmle hayat bulurken, bizim çayımız kirletiliyor, hor kullanılıyor.
Gerede Çayı’nı Eski Günlerine Döndürmek, Sadece Bir Çevre Sorunu Değil, Aynı Zamanda Bir Vicdan Meselesidir.
Gerede Çayı, bizim geçmişimiz, çocukluğumuz ve manevi değerlerimizdir. Çayın yeniden temiz akması, yalnızca doğayı değil, bir neslin anılarını ve değerlerini de korumak anlamına gelir. Bu çay, sadece bir su değil, bir ruh, bir hatıra ve bir tarihtir. Bu yüzden, Gerede Çayı’na sahip çıkmak, geleceğimize sahip çıkmak ve onurumuzu kurtarmaktır. Kirletmeyelim, kaybetmeyelim, buna asla izin vermeyelim.
Gerede Çayı, Bizim Kırmızı Çizgimizdir.
Gerede Çayı, bizim hikâyemizdir; geçmişin güzelliklerini ve doğanın sunduğu nimetleri hatırladığımız bir aynadır. Ancak bu kirlilik sadece Gerede halkının değil, 288 kilometrelik bir alanda yaşayan 355 bin kişinin hayatını etkiliyor. Tüm bu insanların hayalleri, umutları ve geçmişleri bu çayın etrafında şekillendi. Bugün ise, bu kirlilik 355 bin kişiyi derinden yaralıyor.
Gerede Çayı'nın temizliği, sadece bir köy ya da kasaba meselesi değildir; bu bölgedeki her bireyin geleceği ve ruhu ile doğrudan bağlantılıdır. Bu kirlilik, tüm 355 bin kişinin hayallerini yıkmıştır.
Gerede Çayı'na Ağıt
(Bir Zamanlar Çocukluk Cenneti, Şimdi Kayıp Bir Cennet)
Gerede'nin bağrında doğan bir çay,
Bir vakitler berraktın, pırıl pırıl saf.
Serinliğin yüzümde bir anne eli gibi,
Şimdi ise özeti, kederli bir zarf.
Kıyında oynardı çıplak ayaklı çocuklar,
Düşleri çayırda, yürekleri masum.
Balıklar neşeyle dans ederdi sularında,
Şimdi ise ölüm kokar her yudumun.
Analar çamaşır yıkardı sevgiyle,
Bir araya gelirdi köyün kadınları.
Gülüşler yankılanırdı kayalarda,
Şimdi sessiz, boş, kimsesiz yamaçlar.
Bir zamanlar, biz suyun aynasında,
Neşeyle koşan çocuklar, umut dolu eller.
Peki ne oldu, kim söndürdü bu rüyayı?
Kim kirletti suyu, kim bozdu düzeni?
Ey çay, sen bizim ruhumuzdun,
Sen bizim öykümüz, bizim ilahimiz.
Bir taşkınla şüphe mi bu kin?
Eski günlere döner misin?
Sana söz, biz seni unutmadık,
Sesin yankılanıyor kulaklarımızda.
Senin berrak sularında yeniden,
Doğar mı hayat, gerçekleşir mi rüyam?
Vicdanı olan kalksın şimdi,
Bu çay bizim, bu çay insanlığın.
Dökülen ona gözyaşı damlam, sessiz bir çağrı,
Duyuyor musunuz, Gerede'nin ağıtını?
Gerede Çayı, sen bizim hayalimizin,
Berrak sularında saklı geçmişimizin izisin.
Gerede Çayı, Tüm İnsanlığın Ortak Sorunudur.
Bazı köyler, Gerede'nin bu su havzasına sahip çıkmıyor. Ancak unutulmamalıdır ki, bu sorun sadece o köylerde yaşayanların değil, tüm insanlığın sorunudur. Vicdanı olan, çevresini ve doğayı hissedebilen herkesin sorumluluğudur.
Çünkü doğa, tüm insanlığın ortak mirasıdır ve bu mirasa sahip çıkmak herkesin asli görevidir. Şimdi, vicdanımızın sesini duyalım ve bu mücadeleye destek olalım. Bu sadece Gerede için değil, tüm Türkiye ve tüm insanlık için hayati bir meseledir. Gerede Çayı’nı yeniden temiz tutmak, bir neslin geçmişine ve geleceğine sahip çıkmak demektir. Kaybettiğimiz her damla su, yalnızca suyun değil, bizlerin de kaybıdır.
Bu çayı korumak, sadece çevreyi değil, insanlık onurunu da korumaktır. Hadi, birlikte mücadele edelim, çünkü Gerede Çayı sadece bir su değil, bir yaşamdır.
HAYDİ HEP BİRLİKTE ONURUMUZU ve GELECEĞİMİZİ KURTARALIM.
İlhan Armağan
Benzer Haberler
Bolu Baro Başkanı Barut: "Bu sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı belirtmek isteriz"...BoluNet
İTFAİYE EKİBİNE MORAL OLACAK 1 MAAŞ İKRAMİYE… BoluNet
Gölcük'te Kar Manzaraları: Fotoğraf Tutkunları İçin Cennet...BoluNet
Bolu Dağı’nda kar ve sis etkili oluyor: Görüş mesafesi 35 metreye düştü ...BoluNet
Hamsinin olmayışı, vatandaşı istavrite yöneltti ...BoluNet
Otel faciasında yaşamını yitiren Lalin’in masası çiçeklerle donatıldı ...BoluNet
Gölcük Tabiat Parkı’nda sömestr yoğunluğu ...BoluNet
Hangi Okullar Açıldı? İşte Bolu'daki Yeni Eğitim Yuvaları... BoluNet