Bakan Özhaseki'nin Deprem Sonrası 'Yeni Formül' Vaatleri: Gerçek Mi, Yoksa Yine Mi Sadece İyi Niyetli Sözler?
222

Bir Devletin 'Kurbanlık' Koyunları

Sayın okuyucular, Kurban Bayramı geride kaldı, ama geride kalan sadece Kurban Bayramı değil, birçok şey daha var. Mehmet Özhaseki, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı'nın deprem bölgesine ziyareti ve oradaki durum, içimizi acıtan gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi.

Bakan Özhaseki, deprem bölgesinde "Bayramdan sonra yeni bir usule, yeni bir formüle geçeceğiz" dedi. Peki bu yeni formül ne olacak, vatandaş ne kadar bekleyecek? Bilmiyoruz. Beklemek zorunda olduğumuz yeni bir formül, vatandaşı, bir devletin 'kurbanlık' koyunu mu yapacak?

Depremler, afetler gelip geçer; fakat acıları, yaraları, zorlukları kalır. Öyle bir acı ki, her yıl binlerce vatandaşımızın hayatını alt üst eder, çocuklarına, ailelerine zarar verir. Çocuklarımızı, ailelerimizi korumak için ne yapıyoruz? Sözde yeni formüller üzerinde çalışıyoruz. Peki, bu formüllerin çıktıları ne zaman hayata geçecek? Bir sonraki deprem mi bekleniyor?

Bakan Özhaseki, “Bundan ders almalıyız! Bundan ibret almalıyız. Titizlikle bu işleri takip edip evlerimizi, konutlarımızı daha güvenli bir şekilde yapmalıyız” diyor. Buna katılmamak elde değil. Ancak sorun burada başlıyor. Ders almak için ne kadar beklemeliyiz? Bir sonraki depremi mi beklemeliyiz? Devletin, vatandaşlarının hayatını korumak ve güvenli bir yaşam sürdürebilmelerini sağlamak için prensip olarak yerine getirmesi gerekenler konusunda ne kadar daha ders almalıyız?

Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız yuvalarına kavuşana kadar çalışacaklarını söylüyor, Bakan. Ne güzel! Ancak, bu sözlerin eyleme geçirilmesi konusunda ne kadar eminiz? Bayram seyran dinlemeyen bir bakan, depremzede vatandaşların evlerini yeniden inşa edene kadar aynı azim ve kararlılıkla çalışabilecek mi?

Sayın Bakan, deprem bölgesindeki vatandaşların yüzünü güldürmeyi, "yaraları saracağız" demeyi vaat ediyor. Güzel bir söz, ancak gerçekliği ne? Gerçekten vatandaşın yüzünü güldürebilecek miyiz, yoksa yüzünü güldüren bir fotoğraf karesi mi olacağız?

Ve en son, bir bakanın vatandaşlarını dinlemesi, onların sorunlarına çözüm bulmaya çalışması çok önemli. Ama sorun şu ki, bizim bakanlarımız genellikle söylemekte usta, yapmakta ise... Hmmm... Neyse. Herkes işini iyi yapmalı, değil mi?

Ve Bakan Özhaseki, sözlerinin devamında; “Ne zaman ki depremzede kardeşlerimiz, ‘Evet, sizden Allah razı olsun, gidebilirsiniz’ diyene kadar biz, buradayız” diyor. Eğer bu, depremzedelerin evlerinin tamamlandığı, yaralarının sarıldığı ve yaşamlarının normale döndüğü bir zamanda gerçekleşirse, o zaman belki bu, gerçek bir zafer olabilir. Ancak, bu, sadece bir jest, bir fotoğraf karesi veya bir politik slogan olmamalı.

Sorun şu ki, yıllardır depremler yaşanıyor ve vatandaşlarımız her seferinde aynı acıları yaşıyor. Yeni formüller, yeni çözümler, yeni vaatler duyuyoruz, ancak aynı sonuçlarla karşılaşıyoruz. Deprem sonrası "İnşallah biz bunları yaparız. Gücümüz yeter" gibi beyanatlar duyuyoruz ama bu ifadeler gerçek bir eylem planına dönüştürülüyor mu, sorusu hala yanıtsız kalıyor.

Bir de maliyet konusu var tabii. Sayın Bakan, "Son depremdeki karşımıza çıkacak madi tablo 100 milyar doların üzerinde" demiş. Bu rakamı düşündüğümüzde, bu işin ciddiyetini daha iyi anlamamız gerekiyor. Ancak bu maliyeti çıkarabilmek için, halkın cebinden çıkan vergilere ek olarak, ne kadar daha fazla ödeme yapılması gerektiği de belirsizliğini koruyor.

Hükümet yetkilileri, her zaman olduğu gibi, büyük vaatlerde bulunmaya ve afet sonrası durumu idare etmeye çalışıyorlar. Ancak bu, sürekli tekrarlanan bir döngü gibi görünüyor. Peki, ne zaman bu döngüyü kıracağız? Ne zaman gerçek anlamda ders alacağız ve halkımızın güvenliğini sağlamak için gerekli adımları atacağız? Bu soruların yanıtları, hükümetin samimiyetini ve yeteneğini test ediyor.

Sonuç olarak, yeni formüllerin, yeni usullerin ve özellikle de yeni eylem planlarının beklenildiği bir dönemdeyiz. Ancak bu beklentilerin sonucunda, bir devletin 'kurbanlık' koyunları olmayı kabul etmek yerine, vatandaşlarımızın güvenli, huzurlu ve sağlıklı bir yaşam sürmeyi hak ettiklerini unutmamalıyız. Bu, bir bakanın, bir hükümetin veya bir devletin vatandaşlarına karşı en büyük sorumluluğudur. Bu sorumluluk yerine getirilmezse, ne Kurban Bayramı'nda ne de başka bir zamanda gerçek bir bayram havası yakalayamayız.

Aydın Karataş

br

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

narin

Puan Durumu

Takım OM G M P
1 FB  Fenerbahçe 5 4 0 13
2 GS  Galatasaray 4 4 0 12
3 İBFK  Başakşehir 4 3 0 10
4 BJK  Beşiktaş 4 3 0 10
5 EYP  Eyüpspor 5 2 0 9

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği