Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Bir duvar resmi ve bir park yeri... Bu hikaye, etrafındaki her şeye rağmen ciddi bir alegori olarak karşımıza çıkıyor. Caddenin ortasında, dubalarla korunmuş bir tablo ve bu tablonun karşısına çekilmiş bir araç. İl başkanlığının bu hamlesi, resmi gizlemek için miydi? Yoksa park yeri bulamamış olabilirler mi? Hayır, hayır... dubalar kırıldığına göre, ilk seçenek daha makul görünüyor.

Özgürlüğümüzü, tarihimizi ve değerlerimizi nasıl koruyoruz? Cevap, basit bir duvar resminin önündeki bu kamyonette gizli. Resmi gölgelemek, tarihimizi ve değerlerimizi silmeye çalışmak, belki de anılarına saygı göstermek yerine onları bir park yerine dönüştürmek.

Aynı zamanda, bu resim ve kamyonet durumu, halkın reaksiyonunu, yerel yönetimlerin tavrını ve nasıl karşılık verdiğini anlatıyor. Grafitiler, isyanın bir biçimi... Belki de "Atatürk" yazısının altında, halkın tepkisi ve arzusu var. Tarihimize ve değerlerimize sahip çıkan bir arzu.

Bu durumda, Bolu Belediyesi'nin bu tabloyu koruma altına alıp almayacağı önemli bir soru. Ancak daha önemli bir soru şu: Toplumumuz, değerlerimizi, tarihimizi ve kültürümüzü koruma altına alacak mı? Bu olay, küçük bir kasabadaki bir duvar resmi ve bir park yerinden çok daha fazlası. Bu, bir toplumun tarihine, değerlerine ve geleceğine dair bir sınav.

Sonuçta, belki de en büyük soru şu: Hangi dubaları kırıyoruz ve hangi duvarları boyuyoruz? Bu, her bireyin, her toplumun ve her yönetimin sorması gereken bir soru. Ve umarım, bu sorunun cevabı, daha fazla saygı, anlayış ve değer koruma olur.

Atatürk ve İnönü Duvar Resmi Önündeki Kamyonet: Bolu'da Tarihe Saygı Tartışılıyor

Evet, duvar resmi ve kamyonetin hikayesi, aslında tarihe ve değerlere olan saygısızlıkla ilgili daha geniş bir hikayenin parçası. Bir toplum olarak, bizler, tarihimizle ve değerlerimizle nasıl başa çıktığımıza çok dikkat etmeliyiz. Çünkü bu, kim olduğumuzun ve kim olmak istediğimizin temel bir parçasıdır.

Tarih ve değerler, bir toplumun temel direkleridir. Tarih, bizim nereden geldiğimizi ve bugünkü kimliğimizi belirleyen olayları içerir. Değerler ise, bizim nasıl hareket ettiğimizi, nasıl düşündüğümüzü ve bir toplum olarak neye inandığımızı belirler. Bu nedenle, tarihe ve değerlere olan saygısızlık, aslında toplumun kendine olan saygısızlıktır.

Bu konuda, Türk toplumu olarak, yapıcı bir tutum sergileyebiliriz. Yani, tarihimizi ve değerlerimizi korumak için adımlar atabilir, bu tür davranışları kabul etmeyebilir ve bunları reddedebiliriz. Bu, toplum olarak kim olduğumuzu ve kim olmak istediğimizi gösterir.

Ancak, bu tür davranışları reddederken, aynı zamanda, bu tür davranışlara neden olan durumları da anlamaya çalışmalıyız. Bu, belki de bu tür durumların tekrarlanmasını önlemenin bir yoludur.

Unutmayın, tarih ve değerlere saygısızlık sadece bir duvar resmi ve bir kamyonetle ilgili değildir. Bu, bir toplumun tarihine, değerlerine ve kimliğine olan saygıyla ilgilidir. Ve bu, her bireyin, her toplumun ve her yönetimin üzerinde düşünmesi gereken bir konudur. Bu nedenle, bu tür davranışları affetmemek, aynı zamanda, tarihe ve değerlere saygıyı sürdürmenin ve korumanın bir yoludur.

Aydın Karataş