Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Anadolu'nun Antik DNA’sı ve Türk Tarih Tezinin Yeniden Keşfi

Anadolu topraklarında yapılan arkeolojik kazılar, tarih öncesi dönemlere ışık tutmaya devam ediyor. Son yapılan DNA analizleri, bölgenin tarihine dair kabul görmüş tezleri alt üst ediyor ve Anadolu medeniyetlerinin kökenine dair şaşırtıcı gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor.

Herodot’un anlattıklarına göre, M.Ö. 625 yılında Zile yakınlarında Perslerin hile ile yenilgiye uğrattığı Saka/İskit ordusuna dek Anadolu’da Saka'ların hâkimiyeti söz konusuydu. Saka'lar, M.Ö. 5. yüzyılda altından elbiseler yaparken, Avrupa'da henüz Rus, Alman ya da Fransız uluslarından söz edilemezdi.

Tarih daha da gerilere, Sümerlerden (Orta Asyalı Kengerler), Kerkük merkezli Turukku’ya, Van merkezli Türk Turki krallığına ve İstanbul merkezli Astan Boliq gibi ön Türk devletlerine uzanıyor. Bu devletler, 4000 yıl önce bu topraklarda hüküm süren önemli Türk atalarıydı.

Yıllar boyunca bize Anadolu medeniyetinin temelinde eski Yunan medeniyetinin yattığı öğretildi. Ancak günümüzde dünya çapında saygın arkeologlar, kazılarda çıkardıkları kemiklerin DNA analizlerini yaptıklarında, bu kemiklerin günümüz köylülerinin DNA’ları ile %97 oranında uyumlu olduğunu görerek büyük bir şaşkınlık yaşıyorlar.

Özellikle Antik Burdur-Isparta tarihine ışık tutan Aglasun kazılarında, Sagalassos uygarlığının aslında bir Ön-Türk uygarlığı olduğu ortaya çıktı. Belçika'dan Prof. Dr. Marc Waelkens'in yürüttüğü çalışmalar, kazı işçileri ve köylülerin DNA'sının, 6-8 bin yıl öncesine ait kemiklerle %97 oranda aynı olduğunu gösterdi.

Frigya, Yazılıkaya, Urartu, Hitit gibi antik uygarlıkların da benzer şekilde Anadolu'nun köklü Türk tarihine işaret ettiği anlaşılmaktadır. Assos’u kuran Lelegler ve Pelasglar da Ön-Türklerin bir kolu olarak kabul ediliyor.

Mustafa Kemal Atatürk, Alacahöyük kazılarını yaptırdığında, "Anadolu en az 7 bin yıllık bir Türk beşiği" demekteydi. Gün geçtikçe bu tez daha da güçleniyor ve Atatürk'ün tarih vizyonu, kemalist tarih tezinin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

Antik Yunan medeniyetinin bile bir kısmının Ön-Türk kökenli olduğu, Pelasglar ve Dorlar'ın karışımıyla oluştuğu, sonrasında Traklar ve Makedonlar'ın da bu karışıma dahil olduğu belirtiliyor.

Şimdi Göbeklitepe gibi önemli arkeolojik sitelerin de Türk tarihine yeni bir perspektif getireceği ve daha fazla bilgi sunacağı bekleniyor. Batı dünyası, kendi tarihine dair kökenlerini yeniden değerlendirirken, Türk tarihinin bu denli zengin ve köklü olduğunun farkına varıyor.

Bu çalışmalar, Anadolu ve Türk tarihinin yeniden yazılmasına, kültürel mirasımızın daha iyi anlaşılmasına ve dünya tarihindeki yerimizin daha net bir şekilde ortaya konulmasına olanak tanıyor. Atatürk'ün dediği gibi, Türklüğümüzle gurur duymanın ve köklü tarihimizi daha iyi anlamanın zamanıdır.

Her Açıdan Haber: Bolu'dan Dünyaya, BoluNet ile Global Bakış.