Bolu'ya net bakış - Bolunet.com.tr

Son zamanlarda benzin ve motorine gelen zam, sıradan vatandaşın cebindeki deliği bir kez daha büyüttü. Eğer bir çukurda yaşıyorsanız, bu sadece son delik olmayabilir, belki bir önceki... ve muhtemelen bir sonraki.

Artık "dolum süresi geldi" uyarısını görmek kabus haline geldi. Benzin istasyonuna gitmek bir luks olmuş durumda. Hayır, gerçekten, bırakın düğünlerde altın takmayı, artık litrelik benzin alacak birini bulursanız, evlenin onunla. Benzin istasyonlarından daha fazla takılan altın görürsünüz belki de.

LPG otogaz fiyatlarının artışı bile LPG'ye sığınanları umutsuzluğa düşürdü. LPG kullanıcıları, "Bari bizimkisi biraz daha ucuz olur" diye düşünürken, o da bir çırpıda 5 lira oldu. Kendimizi "Ah, LPG olsa da yesek!" derken bulduk.

Ve akaryakıt fiyatları gece geç saatlerinde güncellendi, bir bakıma gecenin bir yarısı, uyandığımızda hepimizi bir "korku filmi" bekliyordu.

Bunların tümü, elbette, petrol fiyatlarının uluslararası piyasalarda yükselmesi, doların artması ve ekonomik durgunluk gibi faktörlerden kaynaklanıyor. Ancak, hükümetin buna karşı bir planının olup olmadığı hala belirsiz.

Sorunları çözmek için yaratıcı ve yenilikçi yöntemler arayışında olmak yerine, daha çok vergi toplamaya odaklanmış görünüyoruz. Maalesef bu durum, zaten dar boğazda olan halkın sırtına daha fazla yük bindiriyor.

ÖTV oranlarını artırmak belki de hükümetin hazineye daha fazla gelir sağlama çabasının bir parçasıdır ancak, bu durumun sürdürülebilir olmadığı açıktır. Bu sorunları çözmenin tek yolu, halkın ekonomik durumunu iyileştirmek ve daha fazla istihdam yaratmaktır.

Yani, demem o ki, eğer arabanızın benzin ışığı yanıyorsa, üzgünüm ama sizi en yakın benzin istasyonuna götürecek bir servisimiz yok. Belki bir sonraki seçimlerde durumlar değişir. Eğer durumlar değişmezse, belki de hepimiz bisiklete binmeyi öğreniriz. Neyse ki, bisikletlerin ÖTV'si yok... henüz.

Aydın Karataş