Abdulkadir Selvi'nin Ekonomik Gözlükleri!
222

 

Dün yine bir Abdulkadir Selvi klasiği ile karşılaştık. Hürriyet gazetesinde kaleme aldığı yazısında, "Ekonomiye güven göstergelere yansımaya başladı" dedi. Gün içinde doların yüzde 7 değer kazandığı, Türk Lirası'nın eridiği bir ortamda bu açıklama bir hayli ilginç oldu.

Sayın Selvi'nin ekonomiye güvenle ilgili gözlüğünü nereden aldığını merak ediyorum. Benim gözlüğümle baktığımda gördüğüm; her gün değer kaybeden bir Türk Lirası, cebindeki paranın git gide değersizleştiği vatandaş ve özellikle yoksulların derinleşen sorunları oluyor. Sanırım Selvi'nin ekonomiye güven gözlüğü, ona farklı bir dünya görüntüsü sunuyor.

Ekonomiye güven göstergelerini incelediğimizde, kuşkusuz dikkate alınması gereken faktörlerden biri de CDS oranları. Evet, CDS oranlarında bir düşüş yaşandı, kabul ediyorum. Ancak bununla birlikte, dolar kuru yeni bir rekor kırdı ve 23,15 seviyesini gördü. O halde, güvendeki bu düşüşü nereden çıkarıyoruz? Bu konuda bir aydınlatma bekliyoruz, sayın Selvi.

Bir de "güvenin sağlandığını" iddia ettiği yerde, "yeni bir dönem başlıyor" demesi çok ilginç. Güvenin sağlandığı bir yerde, neden yeni bir döneme ihtiyaç duyulur? Hem güveni sağladınız hem de yeni bir döneme mi geçiyorsunuz? Ya da daha doğru bir ifadeyle, yeni bir dönem mi başlatıyorsunuz? Kafalar karışık, özetle.

Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın televizyon programında Selvi'ye, "Valla Abdulkadir Bey artık köşenden gereğini yapacaksın" demesi hatırıma geldi. Gerçekten de sayın Selvi, köşesinden gereğini yapıyor gibi görünüyor. Ancak bu gereğin kimin için olduğu konusunda kafalar biraz karışık. Kamuoyunu aydınlatmak için köşe yazıları yazan bir gazetecinin, bu yazılarından kimin için gereğini yaptığı konusu, elbette önem arz eder.

Meydanı bırakmayacağımız gibi, köşemizden de gereğini yapacağız. Bırakın ekonomiye güven gözlüklerinizi bir kenara, vatandaşın içinde bulunduğu zor durumu, gözlerinizle görün.

Dolar Çarşısında Bugün

Eğer dünya para birimlerini Türk lirası karşısındaki değerine göre sıralarsak, TL'yi sıranın sonunda, hatta savaşın hüküm sürdüğü Ukrayna hryvnyası bile geçmiş olarak görürüz. Bir zamanlar Amerikan iktidarının ve zenginliğin sembolü olan güçlü dolar, şimdi topraklarımızda bir kral gibi, değeri 23,15 TL'ye fırlıyor.

AKP'nin ışığından sıklıkla yararlanan sevgili Hürriyet köşe yazarımız Abdulkadir Selvi, durumu farklı bir şekilde okuyor gibi görünüyor. Bugünkü köşesinde, "Ekonomiye güvenin göstergelere yansımaya başladığını" iddia ediyor. Hangi göstergelere baktığını merak ediyorum? Belki de, geri kalan ülke para biriminin serbest düşüşle boğuşurken farklı bir hikaye anlatan benzersiz bir gösterge setine sahip.

Ah, keşke ben de dünyayı Selvi Bey'in pembe gözlükleriyle görebilsem. Ancak ne yazık ki, ben hala markete gidip yiyecek almak zorunda olan sıradan bir vatandaşım. Hala sebzelerin ve meyvelerin ne kadar daha pahalı olacağını, biriktirdiğim paranın temel ihtiyaçları karşılamaya yetip yetmeyeceğini merak etmek zorundayım. Bana ve milyonlarca Türk vatandaşına önemli olan tek göstergeler, marketlerdeki yükselen fiyatlar, maaşlarımızın küçülen değeri ve durmaksızın yükselen dolar.

Peki ya diğer para birimleri? Kuveyt Dinarı şimdi 75 TL, Bahreyn Dinarı 61 TL'de ve Ürdün Dinarı 32 TL'de işlem görüyor. Hatta ilk swap anlaşmasından bu yana Katar Riyali, TL karşısında %300 değer kazandı. Türk lirasının şimdi 'en değersiz para birimi' unvanı için yarıştığı gibi görünüyor. Belki bu, Selvi Bey'in kaçırdığı bir gösterge?

Durumun gerçeği, ekonomimizin sıkı bir durumda olduğu ve bizi bu durumdan çıkaracak olanın iyimser söylemlerden ve politik postürden daha fazlasını gerektirdiği. Liderlerimizin her şeyin iyi olduğunu numarası yapmayı bırakıp gerçek sorunları ele almalarının zamanı geldi.

Peki, bu ekonomik kaos ortasında sıradan bir vatandaş ne yapabilir? Belki başlamamız gereken yer, hükümetimizden şeffaflık ve hesap verebilirlik talep etmektir. Ve belki de, ekonomik göstergelerin pembe yorumlarına dayanmak yerine, yargılarımızı her gün yaşadığımız sert gerçeklere dayandırmalıyız.

Ekonomimizin Dolar Çarşısı haline geldiği bu durumda, kendi para birimimizin, kendi emeğimizin ve kendi mücadelemizin değerini gözden kaçırmamak önemlidir. Çünkü ne kadar yükseğe uçarsa uçsun dolar, bizi bu zor zamanlardan geçirecek olan bizim çalışmamız ve azmimizdir.

İşte, ekonomimizin yakında toparlanması, para birimimizin değerini yeniden kazanması ve emeğimizin karşılığını bulması umuduyla. Ve o gün gelene kadar, zor sorular sormaya, hesap sormaya ve liderlerimizi sözlerine sadık kalmaya devam edelim. Sonuçta, risk altında olan ekonomimiz, paramız ve geleceğimizdir.

Şüphesiz, ekonomik sorunlarımız sadece döviz kurlarında ve alışveriş sepetimizin maliyetinde değil, aynı zamanda yaşamlarımızın diğer alanlarında da yankı buluyor. İstihdam, eğitim, sağlık ve toplum hizmetleri; her şey ekonomik durumumuzdan etkileniyor. İşsizlik oranları, nitelikli iş gücünün yurtdışına göçü ve eğitim ve sağlık sistemlerimiz üzerindeki artan baskı, bu zorlu ekonomik durumun başka belirtileri.

Evet, belki de dünya sıralamasında en değersiz para birimi olarak listelenmiş olabiliriz. Ancak bu, değerimizi belirlemiyor. Türk halkı, tarih boyunca zorluklar karşısında direniş gösterdi. Bizler, zorlukların üstesinden gelebiliriz ve bu sefer de böyle olacak.

Bir millet olarak, bu krizi aşmak için birlikte çalışabiliriz. Güvendiğimiz liderleri, şeffaf ve hesap verebilir hale getirebiliriz. Yeterli bilgiye sahip olmamız durumunda, doğru kararlar vererek geleceğimizi şekillendirebiliriz. Gerekli araçlar elimizde, ancak bu araçları kullanmaya karar vermemiz gerekiyor.

Ekonomik belirsizlik dönemlerinde, bilgi en değerli varlığımızdır. Ekonomimiz hakkında bilinçli olmalı, göstergeleri doğru bir şekilde yorumlamalı ve gerçeklere dayalı kararlar almalıyız. Bu şekilde, umutsuzluğa kapılmak yerine, ekonomik geleceğimizi kontrol etme gücüne sahip oluruz.

Sorunlarımızı anlamaya, analiz etmeye ve çözümlemeye devam edelim. Sadece liderlerimizden değil, aynı zamanda bizlerden de sorumluluk almalıyız. Kendi ekonomik durumumuzu anlamak ve üzerinde kontrol sahibi olmak, başarının anahtarıdır. İstikrarlı bir ekonomi için, hükümetin, iş dünyasının ve bireylerin birlikte çalışması gerekmektedir.

Son olarak, bu zorlu süreçte birbirimize destek olalım. Komşularımızı, ailelerimizi, topluluklarımızı hatırlayalım ve onları destekleyelim. Birlikte, bu zorlukların üstesinden gelebilir ve daha güçlü bir geleceğe doğru ilerleyebiliriz.

Belki de bu, hükümetin, ekonomistlerin veya köşe yazarlarının atladığı en önemli gösterge: Birlikteliğimiz, dayanışmamız ve birbirimize olan inancımız. Bu özelliklerimiz, ekonomik zorlukları aşmamıza yardımcı olacak ve Türkiye'yi daha güçlü bir geleceğe taşıyacak.

Yazar: Elif Demirci

br

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

narin

Puan Durumu

Takım OM G M P
1 GS  Galatasaray 5 5 0 15
2 FB  Fenerbahçe 5 4 0 13
3 BJK  Beşiktaş 4 3 0 10
4 İBFK  Başakşehir 5 3 1 10
5 EYP  Eyüpspor 5 2 0 9

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği