2002'den 2024'e: Ekonomik Büyüme gerçekten Halkın Yüzünü Güldü Mü? ...BoluNet
222

2002'den 2024'e Türkiye'nin Ekonomik Değişimi: Nereden Nereye?

 

Her şey bir zamanlar, bir asır kadar uzun gelen 2002 yılının dönüm noktasıyla başlıyor. Zihinlerde yaşamış, hafifçe tozlanmış rakamlar yeniden gün yüzüne çıkıyor. O zamanlar dolar 1,64 lira, Euro ise 1,23 liraydı. Bir litre benzin 1,76 lira, bir ekmekse sadece 20 kuruştu. Türkiye'nin ekonomi defteri, borçlar hanesine 132 milyar doları yazmıştı. Halk o günlerde, bu haberleri televizyonlardan dinler, bakkallarda bu fiyatları görürdü. Yüzlerinde gelecek kaygısının ince çizgileri, ceplerinde bozuk paraların şıngırdaması vardı. Bir kilo et 9 liraydı, ama herkes sofraya koyacak kadar alabiliyordu.

 

Aradan geçen yıllarda Türkiye değişti, büyüdü, gelişti dediler. “Nereden nereye geldik” dediler. Gerçekte Türkiye, inşaatlarla yükseldi, gökdelenlerle büyüdü. Köprüler yapıldı, yollar açıldı, hastaneler yenilendi. Siyasi arenada “güçlü Türkiye” sloganları yankılandı. Ekonomi büyüyor, yatırımlar katlanıyor diye haberler yapıldı. Türkiye Artık başka bir Türkiye'ydi, denildi.

 

Ama şimdi, bir köşe başında beklerken, derin bir nefes alıp vermeyi düşünüyor insan: Acaba gerçekten “nereden nereye” geldik? Bugün, o çok farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Dolar 30 lirayı aşmış, Euro ise 40 liraya dayanmış. Benzin artık 40 liradan fazla ve ekmeğin fiyatı neredeyse 20 lira. Hangi pazara girersek girelim, hangi pazarda dolaşırsak dolaşalım, Fiyatlar her geçen gün biraz daha yükseliyor. Bir kilo almak ise birçok kişi için hayal oldu. Altın deseniz, çeyrek altın neredeyse servet değerindedir. Hani o küçücük birikimlerle altın dağıtma gücü güvenceye çalışanlar vardı ya, artık o günler çok gerilerde kaldı.

 

Peki ya alım gücün? İşte asıl mesele burada yatıyor. Her ne kadar rakamlar büyük gösterilse de, bugün insanların eline geçen paranın her geçen gün daha azına yettiğini, bir ayı çıkarırken zorlandığını hissediyordu. Alım gücünde büyürken, enflasyon canavarı her evin baş köşesine kurulmuş. Ekonomik büyümenin sokaklara, sofralara, ceplere inmesi bir türlü gerçekleşemiyor. O büyük süreçlerin altında gerçek hayatlar, olaylarla mücadele ediyor.

 

İşin en ilginç tarafı ise şu: Bütün bu rakamsal büyüklükler, sürekli değişim iddiaları arasında halkın günlük yaşamında, en temel ihtiyaçları karşılamak bile zorlaştı. Piyasadan çıkarken kasada yaşanan sürprizler, cebinden eksilen paranın ardından bir kez daha düşünmek... Bu büyümenin halktaki karşılığı mı? Bu mudur “nereden nereye”nin somut hali?

 

20 yıl öncesinden bugüne baktığımızda, kimisi için bu değişim göz kamaştırıcı, kimisi içinse gölgede kalan gerçekleri barındırıyor. Büyüyen yapılar, yükselen köprüler, sayıları artan havaalanları var; ama asıl mesele insanların evlerine nasıl ekmek götürdüğü, sofralarına ne koyabildiği... Bugün ülkenin dört bir yanında insanlar, maaşlarıyla ayın sonunu nasıl getireceklerini düşünüyor. Oysa bir zamanlar umutlar doluyorlar, daha uzun sürüyorlardı.

 

Geçmişe bir özlem, gelecekte bir serzeniş… Büyümenin sadece rakamlarla ölçülemeyeceği, bir ülkenin gerçek kalkınmasının insanın refahı ile anlaşıldığını bir kez daha hatırlatıyoruz bize. Ekonomik büyüme, yer altı zenginlikleri ya da gökyüzüne yükselen yapılar kadar; sokaktaki simitçinin, pazardaki teyzelerin, memurun, emeklinin, işçinin yaşam koşullarıyla ölçülmeli. O sofralardaki sıcak çorba eksikse, rakamlar ne kadar büyük olursa olsun, başarı öyküsü eksik kalır.

 

Bugün geldiğimiz noktada, yaygın olarak dört bir yanındaki seçim “Nereden Nereye” diye sormaya başlamış durumda. Çünkü gelinen yer, vaat edilen o parlak geleceğin çok uzağında gibi görünüyor. İnsanlar, artan hayat pahalılığıyla, düşen başlangıç ​​gücüyle ve her gün biraz daha zorlaşan yaşam şartlarıyla başa çıkmaya başlamış durumda.

 

Bir zamanlar benzinin litre fiyatı 1.76 TL iken, şimdi bu rakamın 40 TL'yi aşmış olması, ekmeğin 20 kuruştan 20 TL'ye uzanması, insanların geçmişe döndüğü o günlerde özlemle anmasına neden oluyor. O günlerin zor olduğunu kabul etse de, bugünün karşılaştığı zorluklar bambaşka. Zira gelecekte insanlar gelecekte daha çok umut besliyordu. Bugün ise kaygılar, endişeler bu umutların yerinde durumdaydı.

 

Bir zamanlar yola çıkanlar, halka daha iyi bir hayat, daha güçlü bir Türkiye vaat etmişti. Ama şimdi halk, “nereden nereye” gidiyor, kendi içinde daha yüksek sesle sormaya başladı. Çünkü büyüme, sadece köprülerle, binalarla değil, halkın refahıyla özgürdür. Eğer sofralardaki ekmek küçülüyorsa, bütçeler inceliyorsa, gözlerin içindeki umut giderek soluyorsa, işte o zaman bu “nereden nereye” şeklinde başka bir anlam kazanıyor. Çünkü yolun sonu henüz beklenen veya çözümün çözümü bitmiş değil.

 

Bu uzun yolculuklarda, onun hayatındaki olaylarla dolu olduğu yıllar geride kalırken, gerçeklerin tüm ağırlıklarıyla gün görünümü ortaya çıkmaya başladı bir dönem boyunca. Ve bu sorunun yanıtı, her geçen gün daha da ağırlaşıyor: Nereden nerede?

 

Bu haber BoluNet'ten!

Bolu'nun ve Gündemin nabzını tutun!

BoluNet'te en güncel hikayeler sizi bekliyor: www .bolunet .com .tr

y

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

19

Reklam

s

Bolu Nöbetçi Eczaneler

boluspor 2
boluspor 4

E-Bülten Aboneliği