BoluNet

17 Temmuz 1925: Gazi Paşa’nın Bolu Ziyareti

Bolu, tarih kokan, bereketli topraklarda çınarlarıyla selamlar sizi. 17 Temmuz 1925, Bolu'nun takvimlerine altın harflerle işlenen bir tarih. Neden mi? Çünkü o gün, çelikten karakteri ve keskin zekasıyla ülkemizin kaderini değiştiren adam, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Bolu'nun kapısını çalıyor.

Sıradan bir ziyaretten öte bir durum, bu. Anadolu'nun bu naif ve dirayetli evlatları için anıtsal bir dönüm noktası. Her köşesinden tarih fışkıran bu şehir, o gün Atatürk'ün ayak izlerini altına alıyor. Heyecan, coşku, hüzün, her duygu bir arada, kalplerde ve sokaklarda eşsiz bir kompozisyon oluşturuyor.

Atatürk, kendisini karşılamaya gelen Bolulu çocukların, kadınların, yaşlıların, gençlerin yüzlerinde umudu, azmi, mücadeleyi görüyor. Kendisi, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen adam, işte bu milleti anlamak, içinde yaşamak ve hissetmek için Anadolu'nun ta derinliklerine, Bolu'ya geliyor.

İşte bu ziyaret, bir liderin halkını ne kadar anladığının, halkına ne kadar değer verdiğinin canlı bir örneği oluyor. Halkın gözünde bir devrim niteliği taşıyor. Her köşesiyle modern Türkiye'nin öncülüğünü ve eşsiz liderliğini memnuniyetle kabul ediyorlar.

Atatürk'ün Bolu'ya gelişi, onun sadece bir lider olarak değil, aynı zamanda halkın bir parçası olarak milletin birliği ve dayanışmasına verdiği öneminin bir göstergesi. Bu ziyaret, halka yönelik eşitlik, adalet ve kalkınma hedeflerinin bir parçası. Atatürk, Bolu'nun her bir karış toprağında, "muasır medeniyet" hedefine giden yolda halkla birlikte yürümeyi seçiyor.

Sonuçta, Atatürk'ün Bolu ziyareti, milli birlik, beraberlik ve kardeşliğin önemini hatırlatan anıtsal bir olaydır. Bu olay, Bolulu vatandaşların da milli mücadele ruhunu sürdürmelerine, tarihin derin izlerini korumalarına ilham oluyor.

İşte bu yüzden, 17 Temmuz 1925'teki Atatürk'ün Bolu ziyareti, halkıyla bütünleşen bir liderin, onları anlayan ve her adımda yanlarında olan bir liderin, Bolu'daki her vatandaşın kalbinde hala canlıdır. Atatürk’ün Bolu’ya gelişi, sadece bir ziyaret değil, bir dönüm noktası. Bağımsızlık ve halk egemenliği yolunda atılan önemli bir adım. Ve tarihin sayfalarında altın harflerle yazılan bir hikaye.

Aydın Karataş